Biyolojik Terimleri -P

P [son güncelleme 10 Temmuz 2008]
P1 (abbrev.) [P1] Göğüs yüzgeci.
P2 (abbrev.) [P2] Karın yüzgeci.
PACIFIC OCEAN [Büyük Okyanus, Pasifik Okyanusu] Kıyı denizleri dahil Amerika, Asya ve Avusturalya kıtaları arasındaki okyanus. Dünyada bilinen en derin çukurlar bu denizde ölçülmüştür. Kuriller Çukuru-10.377 m; Filipinler Çukuru-10.504 m; Tonga Çukuru-10.790 m; Marian Çukuru-11.033 m.
PACK ICE (OPEN ICE, BROKEN ICE, LOOSE ICE, LOOSE PACK ICE, OPEN PACK ICE, SLACK ICE) [gezgin buzlu] Su yüzeyinin %50-80?inin yüzen ve bir araya yığılmış buzla kaplanmış olması.
PADDLEFISH FAMILY [çokdişli mersinbaliğigiller] ® Polyodontidae.
PADEYE [mapa] ® Eyebolt.
PAEDOMORPHOSIS [pedomorfoz] Evrilme sürecinde genç ya da kurtçuk (larva) özelliklerin erin (yetişkin) formda bulunması.
PAEDOPHAGE (PAEDOPHORE) [pedofaj] Kurtçuk (larva) ile beslenen. ® Larvivore (larvivor).
PAEDOPHORE [pedofaj] ® Paedophage.
PAGELLUS ACARNE (AXILLARY SEABREAM) [kırma mercan, kırmamercan balığı, yabani mercan] Tabanyüzücü (bentopelajik) ve okyanusgöçerdir (okyanodromdur). 500 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL= 45 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Erinler değişik zemin üzerinde daha çok 40-100 metre derinliklerde, gençleri kıyıya daha yakın bulunur. Etotoburdur (omivordur) fakat hayvansal gıdayı tercih eder.
PAGELLUS BOGARAVEO (BLACKSPOT SEABREAM) [mercan, mandagözmercan balığı, mandagöz mercan] Tabanyüzücü (bentopelajik) olup 700 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=90 cm ve ağırlığı 4 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Değişik yapılı tabanda bulunur. Etotoburdur (omnivordur) fakat hayvansal besini tercih eder. Tezerlik (protandri) gösterir yani önce erkek, sonra 20-30 cm boylarında dişi olur.
PAGELLUS ERYTHRINUS (COMMON PANDORA) [mercan, kırma, mercan balığı, kırma mercan] Tabanyüzücü (bentopelajik) olup 300 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=70-80 cm ve ağırlığı 3 kg?dan fazla olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kıyısal kesimde farklı zemin üzerinde bulunur. Kışın derine iner. Etotoburdur (omnivordur) fakat hayvansal besini tercih eder. Tezdişi (protogir) erseliktir (hermafrodittir). Dişiler 3 yıl sonra ya da @20 cm boydan sonra erkek olur.
PAGRUS AURIGA (REDBANDED SEABREAM) [çizgili mercan] Okyanusgöçer (okyanodrom) ve tabanyüzücüdür (bentopelajiktir). 170 m derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=90 cm?den büyük olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Sert zeminde yaşar.
PAGRUS CAERULEOSTICTUS (BLUESPOTTED SEABREAM) [trança, yalancı trança, antenli mercan] Okyanusgöçer (okyanodrom) ve tabanyüzücüdür (bentopelajiktir). Acısuya girer ve 200 metre derinliğe kadar rastlanır. Boyu TL=100 cm?den fazla olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Sert zeminde yaşar. Gençleri kıyıya yakın dururken erinler derindedir. 2 yılda erinleşir. Yumurtlama göçü kıyıya koşuttur. Kesintili olarak ilkbahar ve sonbaharda yumurtlar.
PAGRUS PAGRUS (COMMON SEABREAM) [mercan, mercan fangri, sinagrit, trança balığı, fangri, mercan balığı] Okyanusgöçerdir (okyanodromdur). 0-250 metre derinliklerde rastlanır. Boyu 91 cm ve ağırlığı 8 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Kaba çakıllı, kayalık ve kumlu tabanda bulunur. Soyu tehlike altındaki türler içerisinde yer almaktadır.
PAH (abbrev.) [Polisiklik Aromatik Hidrkarbonlar] ® Polycyclic Aromatic Hydrocarbons.
PAINTED COMBER [deniz hani, taş hani balığı, yazılı hani, yazılıhani balığı, çizgili hani balığı, hani, hanoz, Ali bereket] ® Serranus scriba.
PAINTED EEL [mırmır balığı, mırmır yılanbalığı] ® Echelus myrus.
PAINTED GOBY [beneklihurmakayası balığı, kayabalığı, küçükkaya balığı] ® Pomatoschistus pictus.
PAIR TRAWLING (TWO BOAT TRAWLING) [çift trol] Aynı, taban ya da ortasu trol ağını çeken iki tekne. Ağ her bir teknenin tek başına çekebileceğinden büyük olup çekim sonunda ya bir ya da diğer tekneye aktarılarak güverteye alınır. Ağın ağzı teknelerin yanlara kayarak sürüklemeleriyle yatayda açılılır, kapı kullanılmaz.
PAIRED APPENDAGE [çift ek] Çift yüzgeç.
PAIRED FIN [çift yüzgeç] Göğüs ve karın yüzgeçleri.
PALAEMON SERRATUS (COMMON PRAWN) [küçük karides, teke] Yüzen kabuklulardan olup rengi pembemsidir. Kırmızı benek ve çizgileri vardır. Gözleri arasında dikkati çeken, yukarı kıvrık uzantısı (rostrum) vardır. İlk beş bölmede (segment) kenarlardan yassı, yüzme ayakçıkları bulunur. Göğüsteki (toraks) ilk üç uzantı beslenme amaçlı değişime uğramıştır. Kayalık kıyılarda barınır.
PALAEOCENE [paleosen] Tersiyer dönemde jeolojik çağ. 65-54 Milyon yıl öncesi dönem.
PALAEOICHTHYOLOGIST [paleoihtiyolog] Fosil balıkları inceleyen bilim insanı.
PALAEOZOIC [paleozoik] ® Paleozoic.
PALATE [damak, palat] Ağız tavanı.
PALEAONISCOID SCALE [paleoniskoit pul] ® Ganoit scale (ganoit pul).
PALEOCENE [paleyosen] Jeolojik çağ. 65-55 milyon yıl öncesinde kuşlar ve ilkel memelilerin ortaya çıktığı dönem.
PALEOCLIMATOLOGY [paleoklimatoloji] Jeolojik süreçlerdeki (geçmiş) iklimsel-liğin incelenmesi.
PALEOECOLOGY [paleoekoloji] Soyu tükenmiş canlıların günümüzde yaşayanlarla ilişkisini ve evrim sırasındaki fiziksel koşulları inceleyen bilim dalı.
PALEONTOLOGY [paleontoloji] Yerküredeki eski yaşam ya da eski yaşamdan kalanları (fosilleri) inceleyen bilim.
PALEOZOIC (PALAEOZOIC) [paleozoik] Kambriyen, Ordovisyen, Silur, Devon, Karbonifer ve Permiyen dönemlerini içine alan jeolojik dönem. 570-245 Milyon yıl öncesi dönem.
PALINURUS (ROCK LOBSTER, SPINY LOBSTER, LANGUSTE) [böcek, langust] Palunuridae ailesinden eti yenen kabuklu. İstakoza benzer. Kollarında kıskaç yoktur. Türkiye?de Karadeniz hariç diğer denizlerde 50-150 m derinliklerde rastlanır. Böcek tabir edilen Palunuridae ailesinde yer alan kabuklular dünya denizlerinde 45 türle temsil edilir. Plankton olarak yaşayan kurtçukları (larvaları) bu evre sonunda kaya kovuklarına girer ve yerleşir. Akdeniz bölgesinde adi böcek olarak adlandırlılan (Palinurus elephas ya da Palinurus vulgaris) bulunur. Vücudunun arka tarafı beyaz lekelidir. Boyu 50 cm ve ağırlığı 8 kg?a kadar ulaşabilir. Kaliforniya böceği adıyla anılan (Panulirus interruptus) en çok 60 cm boya ulaşır. Lessepsian göçmenidir. Ziynet böceği (Panulirus ornatus) 50 cm boya ulaşabilir ancak daha çok 30-35 cm civarında rastlanır. Lessepsian göçmenidir.
PALUDARIUM [paludaryum] Kuru karasal kısmı ile suyu olan akvaryum.
PAN- (prefix) [pan-] Her, hepsi, tüm. Pankromatik (panchromatic)-Her renkten ışığa tepki veren.
PAN [pan] Doldurma, sığ havuz ya da göl.
PAN FISH [tava balığı] Pazarda satılmayan, oltayla avlanan herhangi bir yemeklik küçük balık.
PANCREAS DISEASE [pankreas hastalığı] Denizel evredeki alabalıkgillerde pankreasın bozulmasına (yozlaşmasına) ve bu yolla yüksek ölümlere neden olan viral hastalık.
PANDORINA [Pandorina] Onaltı hücreden oluşan kamçılı canlı.
PANEL [panel] Birleştirilmiş ağ parçalarından (pafta) oluşan ağ.
PANMICTIC POPULATION [panmiktik populasyon] Tüm bireylerin çiftleşmeye eşit hazırlıklı olduğu populasyon.
PAN-SIZE FISH [tava boyu balık] Bütün olarak kızartılabilecek herhangi bir balık.
PANTURICHTHYS FOWLERI [?] Tabansaldır (demersaldir) ve 25-60 metrelerde rastlanır. Tür hakkında mevcut bilgi azdır.
PAPILLA [papilla] Meme ucu gibi küçük etsi kabarcık.
PARA- (prefix) [para-] Yanında, yan tarafında. Paranükleus (paranucleus)-Çekirdeğin yanındaki küçük çekirdek.
PARABLENNIUS GATTORUGINE (TOMPOT BLENNY) [bantlıhorozbina balığı, horozbina] Tabansaldır (demersaldir) ve göçmez. 3-32 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=39 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Alacakaranlıkta aktiftir. Birçok dişinin yumurtasını erkek korur. Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır.
PARABLENNIUS INCOGNITUS (?) [horozbina] Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=6.5 cm olabilir. Kayalık kıyıda, sığ suda bulunur. Etotoburdur (omnivordur). Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır.
PARABLENNIUS ROUXI (?)  [horozbina] Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=8 cm olabilir. Sığ sularda bulunur. Işıklı kayalıklar va kaba çakıllı yerlerde rastlanır. Erkekleri dar yarık ve çukurlarda durur. Bulunduğu yerden çıkar ve geri girer. Dikey yüzer. Düşmanlarını ağzını açarak, yanını göstererek ve çarparak korkutur. Dişi erkeğin bulunduğu kovuğa yumurta bırakır. Yumurtaları erkek korur. Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır.
PARABLENNIUS SANGUINOLENTUS (RUSTY BLENNY) [horozbina]
Tabansaldır demersaldir). Göç etmez. Boyu TL=20 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Yosunla (algle) kaplı ışıklı kayalıklarda bulunur. Yumurtalar tabansal (demersal) olup yapışkandır.
PARABLENNIUS TENTACULARIS (TENTACLED BLENNY) [kahküllühorozbina balığı, horozbina] Tabansal (demersal) olup 3-15 metrelerde rastlanır. Boyu TL=15 cm olabilir. Balıkçılığı yoktur. Kumlu zeminde bulunur. Yarıklarda saklanır. Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır.
PARABLENNIUS ZVONIMIRI (ZOANIMIR'S BLENNY) [horozbina] Tabansaldır (demersaldir). 6 metre derinliğe kadar yayılır. Boyu TL=7 cm olabilir. Kayalık altı ya da mağara gibi hafif aydınlık kesimlerde bulunur. Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır. Çökel ya da yosunlar (algler) üzerindeki malzemeyle (periphyton) beslenir.
PARALIPOPHRYS TRIGLOIDES (?) [horozbina] Tabansaldır (demersaldir). Kayalık kıyıda bulunur. Su dışında kayaların üstünde durabilir. Su dışında durduğunda hava solur. Gece aktiftir. Boyu TL=13 cm olabilir. Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır.
PARALLEL EVOLUTION [koşut evrim, parallel evrim] Benzer akraba formların birbirinden ayrı gelişmesi.
PARALLEL PONDS [koşut havuzlar, parallel havuzlar] Bağımsız (bireysel) su giriş ve çıkışı olan akvakültür havuzları seti.
PARAMECIUM [Paramecium] Terliksi hayvan.
PARAMETER [parametre] Türkçe karşılığı değişken ya da değiştirge?dir. Daha çok değişken olarak anlaşılmakta ve kullanılmaktadır. Bir stok ya da populasyonun bazı özelliklerini tanımlayan bir ölçüm değerini, bir sabiti, gerçek bir sayıyı belirtmek için kullanılabildiği gibi sanal (imaginary) olarakta kullanılabilmektedir. 
PARAMORPH [paramorf] Bir türün çevresel etkiler nedeniyle değişiklik gösteren ancak kalıtsal yapısı değişmeyen grubu.
PARAPATRIC [parapatrik] Komşu fakat kesişmeyen dağılımlar.
PARAPODIUM [parapodyum] Çokkıllı halkalı solucanlarda yürüme görevi yapan ve halkaların dış yanında yer alan tüpsü uzantı.
PARAROSTRUM [pararostrum] Otolitin ön ucu.
PARASITE [asalak, konuk, parazit] Konağa (bitki ve hayvan) zarar vererek yaşayan canlı. ® Hyperparasite (üstasalak). ® Facultative parasite (seçenekli asalak). ® Obligate parasite (zorunlu asalak).
PARASITIC MALE [asalak erkek, parazit erkek] Dişi üzerinde yaşayan, gonadları hariç yozlaşmış tamamlayıcı erkek. Örnek; bazı Ceratioidei.
PARASITIC SPAWNING [asalakcıl yumurtlama] Parazitçe yumurtlama. Baskın erkek ile dişi yumurtlarken baskın olmayan erkeğin yumurtaları döllemesi.
PARASITISM [asalaklık, parazitlik, parazitizm] Bir türün yararına diğerinin zararına olan ilişki (+ -). Örnek; mantar bulaşması, balık ve insanlardaki iplik kurtları (Nematoda), balık solungaçlarındaki bazı kabuklu türleri (Crustacea, Copepoda) ve birçokları bilinen asalak (parazit) örneklerindendir.
PARASITOLOGY [aslak bilimi, parazitoloji].
PARCELLING [badarna etmek] Halatın koruyucu malzemeyle sarılması.
PARENT POPULATION [ana-baba populasyonu] Araştırma ve çözümleme için başlangıç ya da çıkış populasyonu olarak değerlendirilen herhangi bir populasyon.
PARENTAL BIOMASS [ana-baba biyokitlesi] Kısaca yumurtlayan populasyonunun ağırlığıdır. Bir türün erin yani cinsi olgunluğa ulaşmış bireylerinin ağırlığıdır.
PAREXOCOETUS MENTO (AFRICAN SAILFIN FLYINGFISH) [uçankefal balığı, uçan balık] Yüzücü (pelajik), okyanusgöçerdir (okyanodromdur). 0-20 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=12-13 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kızıldeniz?den Akdeniz?e göçerek yerleşmiştir. Sudan çıkarak su üstünde süzülebilir.
PAROPHIDION VASSALI (?) [sarıkayış balığı] Işınlıyüzgeçlilerden (Actinopterygii) olup Ophidiidae ailesine ait boyu TL=30 cm kadar olabilen denizde tabansal (demersal) bir türdür. Balıkçılığı yoktur. Sahanlık alanının derin kesimlerinde rastlanır. Doğu Atlas Okyanusu ve Akdeniz?de yaşar.
PARR (SAMLET, SKEGGER) [parmakboy] Denize göç öncesindeki genç som balığı ya da alabalık.
PARR MARK [par imi, par lekesi, par işareti] Genç alabalıkgil bireyinin vücudunun yan taraflarındaki koyu leke.
PARROT SEAPERCH [berber balığı, kırmızıberber balığı] ® Callanthias ruber.
PARROTFISH [iskaroz, papağan balığı] ® Sparisoma cretense.
PARROTFISHES [papağanbalığıgiller] ® Scaridae.
PART [kısım] Canlılarda bir organ ya da dış özelliğin diğerlerinden ayrı değerlendirilebilen parçası. Örnek; kol, bacak, çene vb.
PARTHENOGENESIS [döllemsiz çoğalma, döllemesiz çoğalma, partenogenez] Döllenmemiş yumurtadan yeni kuşak verme şekli. Döllenmememiş yumurtanın gelişmesiyle oluşan çoğalma şekli. Dişinin (ananın) kopyası, klonu.
PARTIAL RECRUITMENT [kısmi içgöç, kısmi stok?a katılma] 1- Avlanan stoka yeni yıllığın katılma derecesidir. Avlalanan stoka katılanlardan iri olanlar av aracına yakalanırken büyük çoğunluk ağ gözlerinden geçerek kurtulur. Hiç genç balık avlanmıyorsa bunların kısmı içgöçü sıfırdır. Bir yıllığın bireylerinin artan boyu ile artan avlanan birey sayısı %50?ye ulaştı ise tam içgöç sağlanmış demektir. Bu durumdaki kısmı içgöç 0.5?tir.
PARTIAL RECRUITMENT [kısmi içgöç, kısmi stok?a katılma] 2- Bir yıllığın hangi ölçüde (derecede) avlanan stok?a katılmasıdır. Bir yıllık genç ise bu yıllığın içerisinden yalnız bazı hızlı büyüyen bireyler avlanır. Böylece bu yıllık stoka tamamıyla değil kısmen katılmış olur. ® Recruitment (içgöç, stok?a katılma).
PARTIAL SPAWNER [kısmi yumurtlayıcı] Uzun bir dönemde (2-3 ay boyunca) yumurtlayan ve gondlarında henüz atılmamış faklı gelişme aşamasında yumurta ve atmık bulunan balıklara verilen ad.
PARTIALLY SPAWNED FISH (HALF SPENT FISH) [kısmi yumurtlamış] Yumurta-lığındaki yumurtaların bir kısmını yumurtlamış balık.
PARTICLE [tanecik, parçacık, partikül].
PARTICLE SIZE [parçacık boyu] Uluslararası Wentworth-Udden ölçütlerine göre çökellerdeki (sediman) tane boyu aralıkları şunlardır:

Boy aralığı
Parçacık adı
Boy aralığı
Parçacık adı
>256 mm
Boulder
[Kaya]
1/16-2 mm
Sand
[Kum]
64-256 mm
Cobble
[Kaba taş]
1/256-1/16 mm
Silt
[Balçık]
4-64 mm
Pebble
[Çakıl taşı]
<1/256
Clay
[Kil]
2-4 mm
Gravel
[İnce çakıl]
 
 
 
PARTICLE TRAJECTORY MODEL [parçacık izleme modeli] Atmosfer taşınımı modellerinde parçacıkların gidiş yollarını izlemede kullanılan model.
PARTICULATE FEEDING [parçacıkla beslenme] Yem olan zooplankton ya da balığı tek tek avlayıp yeme.
PARTICULATE MATTER [parçacık madde] Su ya da havada asılı durabilen, görünmeyen parçacıklar.
PARTURITION [doğum] Doğum, doğurmak. Örnek; erkek deniz atı.
PASSAGE [geçit, pasaj] Göçmen balığın baraj, bent vb?ni tali su yoluyla geçmesi.
PASSAGE FACILITIES (PASSWAY) [geçit araçları] Zarar görmeden balığın barajı aşmasına  olanak veren tali ark, balık mediveni ya da asansörü vs.
PASSIVE FISHING [pasif balıkçılık] Hareket halinde olmayan av aracıyla (fanyalı, fanyasız ağlar) yapılan avcılık.
PASSIVE GEAR [pasif araç] Suya bırakılan ve aktif hareket ettirilmeyen av aracı.
PASSWAY [geçit araçları] ®  Passage facilities.
PATELLA [patella] 1- Diz kapağı.
PATELLA [patella] 2- Yassı koni biçimli kabuğu olan Patella, Patelloidea üstailesi, Patellidae ailesinde bir salyangoz cinsidir. Kayalık kıyı kesiminde bulunur. Kayalar üzerindeki deniz yusunlarıyla (alglerle) dişlidilini kullanakak ve zik-zak hareketleri yaparak beslenir. Bazı türleri 0-6 m derinlikler arasında yayılır.
PATELLA [patella] 3- Örümceklerde üstbacak ile altbacak (kalça) arasındaki parça.
PATH- (prefix) [pat-] Istıraplı. Hastalıklı. Örnek; patolojik (pathological)-hastalıklı.
PATH [hat] Uzayda güncel ya da varsayımsal yol. Bir nesne ya da ışığın geçtiği kısım.
PATHOGEN [hastalık yapıcı, patojen] Hastalık oluşturan canlı organizma.
PATRIARCH/MATRIARCH FAMILY [ataerkil/anaerkil aile] ® Male-with-harem family (haremi olan erkek).
PATRIARCHAL [ataerkil].
PATRIARCHAL FAMILY [ataerkil aile] Çiftler arasında bir bağ yoktur. Erkek yumurta ve larvalara bakar ve korur. Bu aile tipi sihlidgillerden Sarotherodon melanotheron türünde görülür. Cinsiyetler arasında görüntü ve renk farklılığı yoktur. ® Matriachal family (anaerkil aile).
PATTERN [gidişat] Tekrarlanan ya da nesne, olay, özellik, davranışların düzenli ayarlanması.
PAVEMENT TEETH [mozaik dişler] ® Mosaic teeth.
PAYING AWAY [ağ atma] ® Setting.
PCB (abbrev.) [poliklorlu bifenil] ® PolyChlorinated Bipheyl.
PEA [gaga] ® Bill.
PEA GRAVEL [ince çakıl] ® Gravel.
PEACOCK BLENNY [ibiklihorozbina balığı] ® Salaria pavo.
PEARL FISH [inci balığı] ® Carapus acus.
PEARL OYSTER [deniz incimidyesi] ® Pinctada margaritifera.
PEARLFISHES [iğnebalığıgiller] ® Carapidae.
PEARLSIDES [ışık balığı, ışıldak balığı] ® Maurolicus muelleri.
PEARLY RAZORFISH [devedişi, papağan balığı, ustura balığı] ® Xyrichtys novacula.
PEAT-SPAWNER [turbaya yumurtalyıcı] Dişlisazancıkgiller-Dalaba balıkları (Cyprinodontidae) yumurtalarını çürümüş malzeme üzerine bırakırlar.
PECTINATE [taraksı] Tarağa benzeyen. ® Ctenoid.
PECTINATE SCALE [taraksı pul, ktenoid pul] ® Ctenoid scale (taraksı pul).
PECTINIDAE (SCALLOPS, PECTEN) [tarak] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, çiftkabuklu (Bivalvia) sınıfı, istitiridyemsiler (Ostreoida) takımında yer alan Pectinidae ailesi bireylerini kapsar. Ailede 39 cins yer almaktadır. Büyük merkezi çekme kasları vardır. Aktif yüzücü ve göçmendirler. Yüzme, kabukların açılıp kapanmasıyla gerçekleşir. Daha çok yırtıcılardan korunmak için sıçrama şeklinde kullanılır. Erdişidirler (hermafrodittirler) ancak eşeylerini (cinsiyetlerini) değiştirme yetenekleri de vardır. Yumurtalar kırmızıdır. Kurtçuk (larva) belirli bir süre sonra uygun yere yerleşir. 18 yıl kadar yaşayabilirler. Etleri genelde tereyağında sote ya da kızartılarak yenir. Tabandan, ya ağlı kızakla va da dalgıç marifetiyle elde edilir.
PECTORAL [göğüs, pektoral] Göğüsle ilgili.
PECTORAL FIN (OMOPTERYGIUM, HOMOPTERYGIUM) [göğüs yüzgeci, pektoral yüzgeç] Solungaç açıklık-larının hemen arkasında vücudun her iki tarafında bulunan bir çift yüzgeç. Bu yüzgeçler karın yüzgecinden biraz büyüktür. Bu yüzgeçleri balık dönme ve yön değiştirmede kullanılır.
PECTORAL GIRDLE [göğüs kuşağı] Solungaçların arkasında kafanın arka kısmında göğüs yüzgeçlerinin kemik desteği.
PECTORAL RING [göğüs halkası] Deniziğnesigillerde (Syngnathidae) birinci gövde halkasında, hemen kafanın arkasındaki deri plakalardan biri.
PEDUNCLE (CAUDAL PEDUNCLE) [pedinkül] Sap, Dışkıl (anal) yüzgeç ile kuyruk yüzgeci kökü arasında kalan kısım. ® Caudal fin (kuyruk yüzgeci).
PEDUNCLE DISEASE [kuyruk sapı hastalığı] Daha çok alabalıkgillerin yumurta sarısı taşıyan kurtçuklarında görülen bakteriyel soğuk su hastalığıdır. Sıcaklığın 10°C?nin altına düşmesini izleyen süreçte yaralar belirir. Balıklar helozoni yüzmeye başlar, vücutta şişme ve koyu lekeler belirir, kırım (ölümler) yaygındır. Bu hastalığa soğuk su hastalığı da denmektedir.
PEGUSA IMPAR (ADRIATIC SOLE) [dil balığı] Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=35 cm olabilir. 12 yıl yaşayabilir. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği vardır.
PEGUSA LASCARIS (SAND SOLE) [kumdil balığı, dil balığı] Tabansaldır (demersaldir). Acısuya girer. 5-350 m derinliklerde yayılır. Boyu TL=45-48 cm kadar olabilir. 15 yıl yaşayabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Çakıllı ve çamurlu kesimde bulunur.
PEHR FORSKÅL [Forskål] ® Forskål.
PELAGIC [yüzücü, pelajik] 1- Tabana bağlı ya da bağımlı olmayan tabanın üstünden yüzeye kadar olan bölgede yaşayan canlıların belirtilmesinde kullanılır.
PELAGIC [yüzücü, pelajik] 2- Yaşamının büyük bir kısmını su kolonunda yüzerek geçiren kısaca tabanda durmayan balık.
PELAGIC [yüzücü, pelajik] 3- Tabanı örten ve tabanın üstünde yer alan kıyıdan uzak denizsel, okyanussal sular. ® Epipelagic (üstyüzücü-epipelajik). ® Bathypelagic (derinyüzücü-batipelajik). ® Holopelagic (tümyüzücü-holopelajik). ® Mesopelagic (ortayüzücü-mezopelajik).
PELAGIC EGG(S) [yüzücü yumurta(lar), pelajik yumurta(lar)] Tabanın üstünde su kolonunda yüzen yumurta(lar).
PELAGIC FISHERY [pelajik balıkçılık] Yüzücü (pelajik) balıkları avlamayı hedef alan balıkçılık. Örnek; hamsi balıkçılığı.
PELAGIC STINGRAY [iğnelivatoz, mavirina balığı, rina] ® Pteroplatytrygon violacea.
PELAGIC TRAWL [ortasu trolü, yüzücü trol, pelajik trol].
PELATES QUADRILINEATUS (FOURLINED TERAPON) [ispinoz, çizgili isparoz] Kıyısal türdür. Acısuya girer. Boyu TL=39 cm olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Kızıldeniz?den Akdeniz?e göçmendir. Genellikle sürü oluşturur.
PELECYPODA (LAMELLIBRANCHIATA, BIVALVIA, BIVALVE, MUSSELS) [midyeler] Bir Yumuşakça (Mollusca) sınıfı. ® Bivalvia.
PELLET [topak, pelet] Boyutu değişen, tane haline getirilmiş, içerisinde hayati besleyicilerin bulunduğu, akvakültürde kullanılan balık yemi.
PELVIC [karın, pelvis] Karın kısmıyla, altkarınla ilgili.
PELVIC BONE (PELVIC PLATE, POSTERIOR PROCESS, PUBIC BONE, MEDIAL PLATE) [pelvis kemiği] Altkarın kısmındaki isimsiz kemik. Kalça kemiği, Leğen kemiği.
PELVIC FIN (ISCHIOPTERYGIUM) [karın yüzgeci, pelvis yüzgeci] Balığın karın tarafındaki bir çift yüzgeç. Bu yüzgeç çiftini balık yönelme, durma ve dönmek için kullanır.
PELVIC GIRDLE [pelvis kemeri] Leğen kemiği. Burada, karın yüzgeçlerini destekleyen iskelet yapı.
PELVIC PLATE [pelvis kemiği] ® Pelvic bone (leğen kemiği).
PEMPHERIS VANICOLENSIS (VANIKORO SWEEPER) [üçgen balığı, gölge balığı] Sığ kayalık alanlarda rastlanır. Erinler büyük gruplar oluşturur. Boyu TL=20 cm olabilir. Gündüz mağara ve gölgelik yerlerde, gece açık suda bulunur.
PEN [çit] Akvakültürde istenen balıkları tutmak ve istenmeyenleri dışlamak için kullanılan ağ tipli bir cins ağıl, kafes.
PEN CULTURE [kafes kültürü] ® Cage culture.
PENAEID SHRIMP [büyükkaridesler] ® Penaeidae.
PENAEIDAE (PENAEID SHRIMP) [büyükkaridesler] Karides dendiğinde Ege ve Akdeniz kıyısal kesiminde genellikle farklı gruplara (ailelere) ait kabuklular anlaşılmaktadır. Ancak genelde belirtilmek istenen ise Penaeidae ? büyükkaridesler ailesinin bireyleri olmaktadır. Büyükkaridesler, kabuklular (Crustacea) altkabilesi, Malacostraca sınıfı, onayaklılar (Decapoda) takımı, Dendrobranchiata alttakımı Penaeoidea süperailesinin 26 cinsi barındıran bir ailesidir. Karideslerin yaşam alanlarının genişliği yaş gruplarına ve gelişme evrelerine göre değişmektedir. Kıyısal kesimde erinleşen bireyler açığa göçer ve yumurtalama denizde ve açıksuda olur. Yumurta ve kurtçuk (larva) evresinde kıyıdan açıkta bulunan bu canlılar dip yaşamına (tabansal yaşama) geçerken kıyıya yaklaşırlar. Günümüze değin Türkiye sularında Penaeidae (8 tür), Palaemonidae (7 tür), Atyidae (1 tür), Alpheidae (5 tür), Processidae (2 tür), Hyppolytidae (4 tür), Crangonidae (3 tür), Gnathophyllidae (1 tür) olmak üzere toplam 31 karides türü saptanmıştır. Ekonomik önem taşıyan türler şunlardır: Penaeus kerathurus (TL=20 cm), Penaeus japonicus (TL=22 cm), Penaeus semisulcatus (TL=25 cm), Parapenaeus longirostris (TL=13 cm), Metapenaeus monoceros (TL=15 cm) ve Trachypenaeus curvirostris (TL=10 cm).
PENDULUM FEEDER [istemsel beslenme] ® On-demand feeder.
PENGUIN [penguen] Güney kutbunda bulunan perde ayaklı bir cins deniz kuşu.
PENIS [penis] Erkek hayvanların çiftleşme organı. Farklı tür ve bunların büyüklüklerine göre cinsiyet organları da değişmektedir. Genelde büyük vücutluların çiftleşme organlarının büyük olması uygun görünmektedir. Fakat bu kural değildir. Doğal olarak en büyük organa Cetacea (Balinagiller) sahiptir. Balıkgillerden penislilere örnek olarak Bythitidae ailesi verilebilir.
PENNANT [flama] İşaret ya da diğer amaçlı kullanılan üç köşeli küçük bayrak.
PENTA- (prefix) [penta-] Beş, beşten. Örnek; pentadaktilus (pentadactylous)-uzantısında 5 kısım olması.
PENTAD [beşli] Beş günlük süreçli, periyotlu.
PENULTIMATE [sondan ikinci] Sonuncudan önceki. Sondan ikinci olan.
PERCIDAE (?) [levrekgiller] Işınlıyüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, levreksiler (Perciformes) takımının 10 cinsini içeren ve 200-204 türü barındıran bir ailesidir. Kuzey yarımkürenin tatlı ve acısuyunda bulunurlar.
PERCIFORMES (?) [levreksiler, persiformlar] Levreğe benzeyen balıklardan oluşan takım. Balıkların 540?ı bu grupta yer alır.
PERFORATE [delikli] Gözenekleri olan biyolojik malzeme.
PERI- (prefix) [peri] 1- ® Cirkum (sirkum).
PERI- (prefix) [peri-] 2- Yanında, etrafında, saran.
PERIANAL [perianal] Anüs?e yakın ya da anüs?ü saran.
PERIBLAST [periblast] Kemikli balıklarda (Teleostei) yumurta sarısını saran zar.
PERICARDIAL CAVITY [perikardiyal boşluk] Kalbin içinde bulunduğu vücut boşluğu.
PERIDERM [periderm] Embriyonu saran sızdırmaz (geçirgen olmayan) uzman-laşmış örtücü gözeler (hücreler).
PERIOD [dönem, periyot] Eşit zaman aralıklarında yinelenen.
PERIPHERAL [sınırsal] Tatlısuda yaşayan fakat tuzlu suya dayanıklı balıklar. Örnek; Petromyzontidae, Acipenseridae, Anguillidae, Gobiidae.
PERIPHYTON [perifiton] Su altındaki yüzeyler ile köklü sucul bitkilerin üstünde ya da bunlara yapışan çoğunlukla küçük bitkisel ve bazı küçük hayvansal organizmalar.
PERIPHYTONOPHAGY [perifitonobur, perifitonofaj].
PERISTALTIC PUMP [peristaltik pompa] Belirli miktarda malzeme (sıvı, hava vb?ni) esnek tüpleri sıkıştırarak aktaran (basan) pompa.
PERISTEDION CATAPHRACTUM (AFRICAN ARMOURED SEAROBIN) [dikenliöksüz balığı, dikenli öksüz] Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=40 cm kadar olabilir. Balıkçılığı kişisel tüketim düzeyindedir. 50-600 m derinliklerde rastlanır. Gruplar oluşturur. Çamurlu kayalık sahanlıkta bulunur. Göğüs yüzgeçleriyle tabanda durur ve yürür. Burnuyla tabanı yem için karıştırır. Genç bireyleri kıyıda yaşar, sonra derine göçerler.
PERITONEUM [karınzarı, periton].
PERIVISCERAL CAVITY [sölom] ® Coelom.
PERIVITELLINE SPACE [previtelin boşluk] Embriyonu saran zar ile yumurta dış çeperi arasındaki sıvı dolu kısım.
PERMANENT CURRENT [sürekli akıntı] Irmak ve okyanus akıntısı gibi kesintisiz devam eden akıntı.
PERMEABILITY [geçirgenlik, permeabilite]Bir zarın iki tarafındaki sıvıyı bir taraftan öbür tarafa geçirme yeteneği.
PERMEABLE [geçirgen] Sıvının geçmesine izin veren.
PERMIAN [permiyen] Jeolojik dönem. 290-245 milyon yıl öncesi dönem.
PERMIT (LICENSE) [ruhsat, lisans] Sahibine, konulmuş mevcut koşullar çerçevesinde, balıkçılık yapma izni belgesidir. ® License.
PERS. COMM. (pers. comm.) (abbrev.) [kişisel iletişim, sözlü bildirim] ® Personal communication.
PERSISTENCE [istikrarlı] Kısa süreçli artma ve azalmalara rağmen bir populas-yonun uzun dönemde varlığını sürdürme eğilimi.
PERSISTENT CHEMICALS [dayanıklı kimyasallar] Yok edilmesi zor ve uzun süreçler gerektiren kirleticiler (kimyasal bileşikler).
PERSONAL COMMUNICATION (PERS. COMM.) [kişisel iletişim, sözlü bildirim] Yayınlanmamış fakat yazarına sözlü ya da yazılı iletilmiş bilgi, bulgu.
PERU CURRENT [peru akıntısı] ® Humboldt current (Humbodt akıntısı).
PESCATARIAN (PESCAVORE) [peskateryan] Balık yiyen fakat kırmızı et yemeyen vejeteryan ve kişi.
PESCAVORE [peskavor] ® Pescatarian (peskateryan).
PESCO-VEGETARIAN [pesko-vejeteryan] ® Pescatarian (peskateryan). 
PESTICIDE [pestisid] Bitki ve hayvan zararlılarını kıran kimyasallara verilen genel ad.
PESTICIDES [pestisitler] Zararlı kabul edilen bitki ve hayvanları yok etmede kullanılan, kimyasallar.
PETERSEN METHOD (OF AGING) [Petersen (yaş tayini) yöntemi] Stoktaki bireylerin boy dağılımından yaşın belirlenmesi. Yöntem daha çok geç bireyler için uygulanabilmektedir. İleri yaşlarda yavaşlayan büyüme sonucu balık boylarının içiçe geçmesi nedeniyle kullanışlı değildir.
PETERSEN TAG [Petersen markası] İki plastik disk?ten oluşan ve bir tel ya da plastik tutucu ile çoğunlukla yassı balıklara uygulanan işaret. ® Carlin tag (Carlin markası). ® Lea tag (Lea markası). ® Pop-up tag (pop-ap marka). ® Hot branding (sıcak-dövme marka). ® Cold branding (soğuk-dövme marka). ® Gill clamp (solungaç markası). ® Spaghaetti tag (spagetti markası). ® Visible implant tag (görünür ekme marka). ® Visible implant elastomer tag (görünür elastik ekme marka).
PETRO-CHEMICAL [petrokimyasal] Petrol tabanlı hidrokarbonları belirtir.
PETROMYZON MARINUS (SEA LAMPREY) [deniz taş-emeni, bofa balığı] Yılan tipli olup kaydedilen boyu 120 cm, ağırlığı 2.5 kg?dır. 9 yıl yaşayabilir. 1-650 m deinliklerde bulunur. Yukarıgöçerdir (anadromdur). Yumurtalamadan sonra erinler genellikle ölür. Ticari önemi düşüktür.
PETROMYZONTIDAE (LAMPREYS) [taşemengiller] Yuvarlakağızlılar (eskiden Cyclostomata, günümüzde Cephalaspidomorphi) sınıfına giren Petromyzontiformes takımınından bir aile. Bu aile Geotriinae, Mordaciinae, Petromyzontinae alt-ailelerini barındırır. Aile bireylerinin yanlarda 7?şer solungaç deliği vardır. Göğüs ve karın yüzgeçleri yoktur. Sularımızda Lampetra mariae bulunmaktadır. Denizde yaşar tatlısuda ürer. Beslenirken bir canlıya yapışarak kan emer. Yapısallıkları (vücut şekilleri) ve fizyolojilerinin farklılığı nedeniyle zoolojide balık olarak kabul edilmezler. Taşemengiller tatlısuda kendisini gömen kurtçuk (larva) olarak yaşamaya başlarlar. Kurtçuk (larva) evresi 5-7 yıl sürebilir. Bu süre sonunda değişikliğe uğrayarak erin şekle geçerler. Bu geçiş sırasında iç organlar yeniden şekillenir. Bir kısım taşemen tatlısıda kalır. Tatlısuda kalanlar genellikle küçüktür. Denize göçenler geri döndüklerinde uygun bir yuvaya yumurtlar ve ölürler. İnsanlar taşemengilleri tüketmektedirler. Etleri balıktan çok kırmızı et lezzetindedir.
PETROSCIRTES ANCYLODON (ARABIAN FANGBLENNY) [horozbina] Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=11.5 cm olabilir. Yosun (alg) ve deniz çayırı içerisinde bulunur. Yumurtaları tabansal (demersal) olup yapışkandır.
pH [pH] p=Potansiyel ve H=Hidrojen?den. Bir çözeltinin ne denli baz ya da asit özellikte olduğuna ait ölçüdür. Çözeltideki negatif, log10 tabanlı, hidrojen iyonu konsantrasyonudur. pH<7.0 asit, pH=7.0 nötral, pH>7.0 baz özellik. Çoğu balık pH = 6-9 arasında yaşar. pH tatlısuda fazlaca değişebilirken, deniz suyundaki değişimi, deniz suyunun tamponlayıcı özelliği nedeniyle, azdır.
PHAGOCYTE [yutargöze, yutarhücre, fagosit] Organik ya da inorganik maddeyi sararak içine alan ve sindiren göze (hücre).
PHAGOCYTOSIS [fagositoz] İnorganik ve organik malzeme ile diğer hücreleri yeme uzmanlığı.
PHAGOTROPHY [holozoik beslenme, fagotrofi] ® Holozoic nutrition (holozoik beslenme).
PHAGY [faj] Beslenmeyle ilgili davranış terimi. Çoğunlukla önek ya da bazı hallerde sonek olarak kullanılır. Örnek; monofaj, polyfaj, fitopaj, hematofaj, koprofaj, jeofaj ve disfaj yada disfaji.
PHANEROGAME [fanerogam] Çiçekli bitkiler. Denizdeki temsilcilerinin en yaygın bilinen örneği; Posidonia ve Zostera?dır
PHARYNGEAL MILL [taşlık] Gırtlakta öğütücü dişlerin yer aldığı ve sert besin maddelerinin ezildiği kısım.  Örnek; Sparidae.
PHARYNGEAL TEETH [solungaç dişleri] ® Gill teeth.
PHARYNX [gırtlak, yutak, farinks] Vücudun ağız ve yemek borusu arasında kalan kısmı.
PHENOLOGY [fenoloji] Biyolojik süreçlerin zamanlaması ve tekrarının biyolojik ve biyolojik olmayan güçlere göre incelenmesi.
PHENOTYPE [fenotip] 1- Aynı genotipe sahip organizmaların çevresel koşullara tepki (yanıt) olarak gösterdiği değişiklik(ler)dir.  Yani organizmada görünen fenotip onun genetik özelliği ve çevresel faktörlerin sonucudur. ® Ecophenotype (ekofenotip).
PHENOTYPE [fenotip] 2- Bir organizmanın gözlemlenebilir yapısal ve işlevsel özellikleri.
PHEOPHYCEAE [esmer algler] Esmer (kahverengi) alg sınıfı.
pH-METRE [pH-meter] Çözeltinin asit ve baz durumunu ölçmede kullanılan alet.
PHOCIDAE (MONK SEALS) [fokgiller, denizköpeğigiller] Memeliler (Mammalia) sınıfı, etoburlar (Carnivora) takımının bir ailesidir. Bu ailede Monachus cinsi 3 tür bulunmaktadır. Monachus schauinslandi Havai foku, Monachus monachus Akdeniz foku ve Monachus tropicalis Karayip fokunun ise soyu tükenmiştir. Ege ve Akdenizde az sayıda bireyi kalan Monachus monachus türünün de soyu tükenme tehdidi ve tehlikesi altında olup koruma çabaları sürdürülmektedir.
PHOLAS (PIDDOCK) [folas] Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, midyeler (Bivalvia) sınıfı, özyassısolungaçlılar (Eulamellibranchia) takımının Pholadidae ailesinde bir cinstir. Cins özelliklerini gösteren tür Pholas dactylus?tur. Kabuk boyu 12 cm olabilir. Esmer renklidir. Kabuklarını açıp kapayarak taş ve ağacı delen midyedir. Ahşap gemiler için tehlike oluşturur.
PHOLIDAE (GUNNELS) [tereyağıbalığıgiller] ® Pholididae.
PHOLIDIDAE (syn. PHOLIDAE - GUNNELS) [tereyağıbalığıgiller] Perciformes - levreksiler takımından bir aile olup Apodichthys, Pholis, Rhodymenichthys cinslerini kapsar. Toplam 15 türü bilinmektedir. Boyları uzunca balıklardır. Kabuklular ve yumuşakçalarla beslenirler. Kutup denizleri, Atlas ve Büyük Okyanus?un yerlisidirler.
PHONESES [yapışkanla avcılık] Yavaş yüzen yapışkan bir balığın kuyruğuna ip bağlanarak salıverilmesi ve bunun hızlı yüzen balığa yapışmasından sonra iple geri çekilerek asıl avın elde edilmesi. Örnek; yapışkan balığı Echeneis ve Remora ile kaplumbağa ve köpek balığının avlanması.
PHOSPHATE [fosfat] Çoğunlukla bitki gübresi anlamında kullanılır. Ancak insan ve hayvan besin maddelerinin bileşeni olarakta bulunmakta olup evsel kullanım suyuna deterjan ve benzeri malzemeden de karışmaktadır.
PHOSPHORESCENCE IN THE SEA [yakamoz] Gece denizde oluşan parıltı. Balık ve tek gözelilerin ışıldaması.
PHOTOCYTE [fotosit] Işık üreten hücre.
PHOTOMETER [ışıkölçer, fotometre] Belirli bir uzaklıktan ışık kaynağının yarattığı aydınlığı ölçen alet.
PHOTOPERIOD [fotoperiyod] Yer ve zamana göre değişen günün aydınlık kısmı. Akvaryum deneylerinde kullanılan ışık rejimi.
PHOTOPHORE [fotofor] Işık üreten organ. Işık ya balığın kendisi, ya yediği, ya da ortakyaşar (sembiyoz) bakteriler tarafından üretilebilir. Işık üreten organ basit olabileceği gibi yansıtıcı, mercek vb?den de oluşabilir. Örnek; Myctophidae, Gonostomatidae, Batrachoididae.
PHOTOSYNTHESIS [fotosentez] Klorofil?in katalizatör ve güneş ışığının enerji kaynağı olarak kullanılması ile inorganik maddelerden organik maddelerin sentezlenmesi (oluşturulması) olayıdır ve genel formül olarak;
                             h.n ve besin tuzları
nCO2 + nH2O  ¾¾¾¾¾¾¾¾®  C H2 O)n + nO2  ve özel formül olarak
klorofil
 
      h.n ve besin tuzları
6CO2 + 6H2O  ¾¾¾¾¾¾¾¾®  C6H12O6 + 6O2    şeklinde verilmektedir.
klorofil
Oksijensiz (anaerob) koşullarda enerji bağlanması örneğin sülfür baterilerinde (ki buna bakteriyo-fotosentez de denmektedir) şöyledir:
      h.n ve besin tuzları
6CO2 + 6H2S  ¾¾¾¾¾¾¾¾®  C6H12O6 + 12S + 6H2O    şeklinde verilmektedir.
klorofil
PHOTOTAXIS [fototaksi] Işığa göçüm.
PHOTOTROPIC (HELIOTROPIC) [fototropizm] Işığa yönelim.
PHYCIS BLENNOIDES (GREATER FORKBEARD) [eşek balığı, çatalsakal gelincik, gelincik balığı] Tabanyüzücü (bentopelajik), okyanusgöçerdir (okyanodromdur). 10-1045 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=110 cm ve ağırlığı 3.5 kg olabilir. Sıkça rastlanan boyu 45 cm civarındadır. Ticari balıkçılığı vardır. Kumlu, çamurlu taban üstünde bulunur. Gençleri kıta sahanlığında, erinler kıta yamacında göç eder.
PHYCIS PHYCIS (FORKBEARD) [eşek balığı, çatalsakal gelincik, gelincik balığı] Tabanyüzücü (bentopelajiktir) ve göçmez. 13-614 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=65 cm ve ağırlığı 4 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Sert ve kumlu tabanda, kayalara yakın bulunur. Gündüz kayalıklarda saklanır, gece aktif olur.
PHYCOCYANIN [fikosiyanin] Mavi suyosunlarında (Cyanophyta) bulunan boya maddesi.
PHYCOERYTHRINE [fikoeritrin] Kızıl ya da kırmızı suyosunlarına (Rhodophyta) rengini veren boya maddesi.
PHYCOLOGY [yosunbilim, algoloji, fikoloji] ® Algology.
PHYLOGENESE [soyoluş, filogenez] ® Phylogeny.
PHYLOGENETIC SYSTEMATICS [evrimsel sistemetik] Organizmanın evrilme sistematiğini hedef alan çalışma.
PHYLOGENY [soyoluş, filogeni] Bir ırk ya da soyun gelişme öyküsü, evrilmesi.
PHYLUM [kabile, filum] Canlıların sınıflandırılmasında aynı soydan (atadan, cetten) gelen ve dalların (kladus) birleştirilmesiyle oluşturulan büyük (geniş) taksonomik sınıflandırma üst grubunun adıdır. Eşanlamlı olarak soy, kabile ve kol da kullanılmaktadır.
PHYSETER CATODON (SPERM WHALE) [ispermeçet balina, adabalığı, amberbalığı, kadırga balığı] Dünyadaki en büyük dişlibalınadır. Dar çeneli ve kare kafalıdır. Mavi-gri ya da esmerimsidir. Göbek kısmı beyaz lekelidir. Erkeklerde sıkça rastlanan boy 21 m ve dişilerde ise 12 m olabilir. Ağırlığı 35-57 ton olabilir. Dişi ve erkeğin yapısallıkları farklıdır yani eşeysel (cinsi) çift yapısallık gösterirler (seksüel dimorfizm). Yeni doğan bebek 4 metre olabilir. Bu balina türü memelilerde bilinen en büyük beyne sahiptir (9 kg). Alt çenede ve her iki yanda 18-28 diş bulunur. Üst çene dişleri seyrek ve zayıftır. Çok derine (400-1200-3000 m) dalıp 20 dakikadan 1 saate kadar su altında nefes almadan kalabilir. Ses çıkarırlar ve sesleri su altında kilometrelerce uzaktan duyulabilir. İngilizce?deki ?sperm? atmık terimi hayvanın kafasından çıkartılan ispermeçet yağından gelmektedir. Fakat bu adın hayvanların sahip olduğu memelilerdeki en büyük penisten de (2-3 m) geldiği de düşünülmektedir. Sosyal hayvanlardır ve gruplar oluştururlar. Çokeşlidirler. Çiftleşme sürecinde erkekler arasında yarış vardır. 8-10 yılda cinsi olgunluğa ulaşırlar. 25-27 yaşına kadar sosyal durumları uygun olmadığı için çiftleşemezler. Bilinen en yaşlı birey 77 yıl yaşamıştır. Gebelik 14-16 ay sürer. Tek yavru verirler ve emzirme 2 yıl sürer.
PHYSETERIDAE (SPERM WHALES) [ispermeçetbalinasigiller] Erken Oligosen?den günümüze yaşayagelmektedirler. İspermeçetbalinaları balık olmayıp memeliler (Mammalia) sınıfının balinalar (Cetacea) takımının dişlibalinalar alttakımında (Odontoceti) yer alan üç balina türüne verilen toplu addır. 1998?den bu yana ispermeçetbalinalarıgillere ait türlerin sınıflandırılması şu şekilde yorumlanmaktadır. i) Üç türde Kogiidae ailesinden; ii) Physeteridae bir aile ve Kogiidae alt aile ya da Physeteridae üstaile Kogiidae aile; iii) Physeteridae ve Kogiidae iki ayrı aile. ® Whales (balinalar). ® Physeter catodon.
PHYSICAL OCEANOGRAPHY [fiziksel oseanografi] Deniz ve okyanusların fiziksel özelliklerini inceleyen dal.
PHYSIO- (prefix) [fizyo-] Doğadan.
PHYSIOLOGY [fizyoloji] Canlıların işleyiş mekanizmalarını inceleyen bilim dalı.
PHYSOCLIST (PHYSOCLISTOUS) [fizoklist] Kapalı hava (gaz) kesesine sahip türler. Hava (gaz) kesesi bir boruyla (tüple) sindirim sistemine bağlı değildir. Örnek; ışınlıyüzgeçliler (Acanthopterygii). ® Physostome (fizostom).
PHYSOCLISTOUS [fizoklist] ® Physoclist.
PHYSOSTOME (PHYSOSTOMOUS) [fizostom] Hava (gaz) kesesinin bir tüple sindirim sistemine bağlı olduğu tür. ® Physoclist.
PHYSOSTOMOUS [fizostom] ® Physostome.
PHYTOBENTHOPHAGOUS [fitobentofaj] Tabandaki (sedimandaki) bitkisel besini yiyen.
PHYTOBENTHOS [fitobentos] Bentik bölgedeki bitkisel organizmalar.
PHYTOLITHOPHIL [fitolitofil] Üreme birliği. Yumurtalarını su altındaki malzemeye yapıştıran balık. Örnek; Perca flavescens (Percidae).
PHYTOPHAGY [fitofaj] Bitki yiyen, bitkiyle beslenen. Otobur, otçul.
PHYTOPHIL [fitofil] 1- Üreme birliği. Yumurtalarını su altındaki canlı ya da cansız bitkisel malzemeye yapıştıran balık. Örnek; Cyprinus carpio (Cyprinidae) ve Pomoxis annularis (Centrarchidae).  
PHYTOPHIL [fitofil] 2- Üreme birliği. Yumurtalarını su altındaki yuvaya sarkan bitkisel malzemeye yapıştıran balık. Örnek; Amia calva (Amiidae).
PHYTOPLANKTON [bitkisel plankton, fitoplankton] Planktonun kendibeslek (ototrof) bitkisel kısmıdır. Su kolonunda askıda olup su hareketleriyle taşınırlar. Gözle görülemeyecek kadar küçüktürler fakat suda çok miktarda bulunmaları halinde, suya, türe bağlı olarak yeşilimsi, sarı ya da esmere çalan renk verirler. Su kolonunun ışıklı tabakasında (öfotik kuşakta) fotosentez yoluyla enerji elde ederler ve yeni organik madde oluştururlar. Bu yönleriyle birincil üreticilerdir. Üretimde, karasal bitkilerde olduğu gibi nitrat, fosfat gibi makro besinler ile demir vb gibi mikro besinleri kullanırlar. Önemli fitoplankton grupları diatomlar (Diatomae), siyanobakteriler (Cyanobacteria), dinoflagelletlar (Dinoflagellata) ve kokolitlerdir (Coccolithphore).
PHYTOPLANKTON NET [fitoplankton ağı] Bitkisel planktonların toplanmasında kullanılan ağzı kasnaklı, huni şeklinde çok dar gözlü (~55m) ağ.
PHYTOPLANKTOPHAGY (MICROPHYTOPHAGY) [fitoplanktofaj] Bitkisel plankton (fitoplankton) ile beslenen.
PICAREL [izmarit balığı, izmarit, smirida, istrongiloz balığı, istrangiloz] ® Spicara smaris.
PICKERELS [turnabalığıgiller] ® Esocidae.
PICO [piko] 10 üzeri eksi 12 (10-12).
PIDDOCK [folas] ® Pholas.
PIER [iskele] Gemilerin yanaşıp yükleme, boşaltma yapabilecekleri karadan denize olan uzantı.
PIERCING FIN RAYS [yüzgeçleri delme] Markalama ve tekrar yakalama ya da benzeri çalışmalar çerçevesinde bireysel balığı işaretlemek amacıyla yüzgeçlerin belirli bir sırayla delinerek balığın işaretlenmesi. Delinen yüzgeç kısmı kapansa da yerinde yara izi kalmaktadır. ® Fin clip (yüzgeç kırpma). ® Cutting fin rays (yüzgeçleri kesme).
PIEZOELECTRIC [piezoelektrik] Basınç ya da şekil değişikliğiyle maddelerde (kristallerde) oluşan zayıf elektrik. Balık otolitlerinde söz konusu olup derinlik duyusunu oluşturduğu düşünülmektedir.
PIG CATCHER [madraj] ® Madrague.
PIGMENT [pigment] İçinde bulunduğu dokuya renk veren boya maddesi.
PIKE [turna balığı] ® Esox lucius.
PIKED DOGFISH [mahmuzlu camgöz, mahmuzlucamgöz, dikenli köpek balığı, katran balığı, köpek balığı] ® Squalus acanthias.
PIKES [turnabalığıgiller] ® Esocidae.
PILOT LADDER [şeytan çarmıhı] Yanları halattan yapılmış bordodan sarkıtılarak kullanılan merdiven.
PILOTFISH [klavuz balığı, maltapalamudu] ® Naucrates ductor.
PIMPLE DISEASE [kabarcık hastalığı] ® Knot disease.
PINCTADA MARGARITIFERA (PEARL OYSTER) [?] Deniz incimidyesi. Yumuşakçalar (Mollusca) kabilesi, midyeler (Bivalvia) sınıfı, Pterioida takımı, Pteriidae ailesi, Pinctada cinsi tür. Bu cinsten 12 tür bilinmektedir. Yenilebilir istiridyelere (Ostreidae) yakındır. Cinsteki bütün türler ticari önemi yüksek büyük inci oluşturmalarıyla ünlüdür. Yetiştirme yoluyla inci üretimi ise Türkiye?ye yakın sularda (Basra krf. Kızıldeniz, Akdeniz) Pinctada radiata türünde gerçekleştirilmiştir.
PINEAPPLE DISEASE (PINECONE DISEASE) [su toplama hastalığı] Vücudun su-tuz dengesizliğinde (osmoregülasyon) şişmesi. Çeşitli sıvı vücut boşluğunda birikir. Belirtileri; uyuşukluk, hava yutma, hızlı soluma ve renk kaybı vs şeklinde olur.
PINECONE DISEASE [su toplama hastalığı] ® Pineapple disease.
PINGER (ACOUSTIC DEVICE) [pinger] Ses yayan aygıt. Ağlara bağlanarak yunus vb?ni ürküterek ağdan uzaklaştırmada kullanılan ses yayıcı cihaz.
PINK COMB JELLY [hıyar medüzü] ® Beroe ovata.
PINK DENTEX  [sinagrit, tellisinarit balığı, antenli mercan, trança] ® Dentex gibbosus.
PINNA [pinna] Yüzgeç.
PINNA ABDOMINALIS [karın yüzgeçci, pelvis yüzgeci] ® Pelvic fin.
PINNA ADIPOSA [yağ yüzgeci, adipoz yüzgeç] ® Adipose fin.
PINNA ANALIS (PINNA ANI) [dışkıl yüzgeç, anal yüzgeç] ® Anal fin.
PINNA ANI  [dışkıl yüzgeç, anal yüzgeç] ® Pinna analis.
PINNA CAUDALIS (PINNA CERCALIS) [kuyruk yüzgeci] ® Caudal fin.
PINNA CERCALIS [kuyruk yüzgeci] ® Caudal fin.
PINNA DORSALIS [sırt yüzgeci] ® Dorsal fin.
PINNA PARILIS (PINNA PARIS) [?] Çift olan yüzgeç.
PINNA PARIS  [?]® Pinna parilis.
PINNA PECTORALES [göğüs yüzgeci] ® Pectoral fin.
PINNA VENTRALIS [karın yüzgeci] ® Pelvic fin.
PINNAE [yüzgeçler] Pinna?nın çoğulu.
PINNIPEDIA (PINNIPEDS) [yüzgeçayaklılar] Memelilerin Carnivora takımının bir alt-takımındaki hayvanları kapsar. Uzuvları değişikliğe uğramış ve yüzgeç halini almış olup kuyrukları kısadır. Vücutları mekiğe benzer. Deri altında yağ tabakası vardır. Denizde ve kısmen karada yaşarlar (ikiyaşayışlıdırlar). Etotoburdurlar (omnivordurlar). Fokgiller (Phocidae), irikulaklıgiller (Otariidae), Morsgiller (Odobenidae) sınıflarına ayrılırlar.
PINNIPEDS [yüzgeçayaklılar] ® Pinnipedia.
PIPE [kuyruk] ® Tail piece.
PIPEFISHES [deniziğnesigiller] ® Syngnathidae.
PIPER GURNARD [öksüz, öksüz balığı, kırlangıç] ® Trigla lyra.
PIPETTE [pipet] Laboratuvar ve bazen sahadaki kimyasal çalışmalarda kullanılan genellikle eşit hacim aralıkları olan, cam boru.
PIRANHA [piranya] Daha önce Characinidae şimdi ise Characidae ailesinden balıkların genel adıdır. Amerika ve güney Amerika?nın alt tropik ve tropik tatlısularında yaşarlar. Boyları çok değişkendir. Çok küçükleri 13 mm olabilirken büyük boyluları 15-25 hatta 40 cm kadar olabilirler. Dişlerinin keskinliğiyle tanınmışlardır. Oltayı dişleriyle kesebilirler. Saldırgan iştahlı etoburdurlar. Kalabalık gruplar oluştururlar.
PIRATE [korsan] Deniz haydudu. Akdeniz?de önce korsan sonra önemli denizciler olarak Turgut Reis, Piri Reis, Murad Reis, İlyas Reis, İshak Reis, Oruç Reis, Hızır Reis, Uluç Ali Reis en yaygın bilinenlerdir. 
PISCARY   [balıkçılık] ® Fishery.
PISCATOLOGY [piskatoloji] Balıkçılık bilimi.
PISCES (FISH, FISHES) [balıklar] Balıklar suda yaşayan ve dolaşan omurgalılar (Vertebrata) dalının kıkırdaklı ve kemikli balıkları kapsayan canlıları olup solungaç-larıyla solunurlar. Vücutları uzuncadır. Yüzgeçleri ve genellikle yüzme keseleri vardır. Çoğu balık türü ayrı eşeyli olup yumurtlamayla çoğalır. Yumurta sayıları yüksektir. Bazı türlerde canlı doğum da görülür. Kimyasal algılama yetenekleri çok gelişmişitir. Boyları küçükten büyüğe çok farklıdır. 8 mm?den 16 m boya ulaşanları vardır. Yaşam süreleri genellikle 1 ile 25-30 yıldır. 100 yıla kadar yaşayanlarının da olduğu ileri sürülmektedir. Balıklar soğuk kanlı olup vücut sıcaklıkları ortam sıcaklığıyla nerdeyse aynıdır. Ancak bunun istisnalarıda vardır. Bir kısım balık karada (çamurlu kesimde) birkaç gün yaşayabilir. Diğer bazı türler vücutlarındaki bazı organlarının sıcaklığını düzenlerler. Gelişmiş sindirim, dolaşım, solunum, sinir ve kas sistemleri bulunur. Balıklar omurgalıların çeşidi en yüksek gurubudur ve dünyada 29.000?den fazla balık türü bulunmaktadır. Balık sistematiğinin kesin ilişkileri tartışmalıdır. Alışılagelmiş sınıflandırmadaki tür sayıları şöyledir: Çenesizler sınıfı-Agnatha 75 türü, Kıkırdaksılar sınıfı-Chondrichthyes 800 türü ve kalanları ise kemikli balıklar sınıfı-Osteichthyes türleri oluşturmaktadır. Yunus balıkları balık olarak anılmakta ise de balık değil balina ve foklarla birlikte denizde yaşayan memeli hayvanlardır. Balıklar insanların önemli bir besin ve beslenme kaynağıdır.
PISCI- (prefix) [piksi-] Balıkla ilgili.
PISCICULTURE [piskikültür] Balıkların yapay yolla yetiştirilmesi.
PISCIFAUNA [piskifauna] Bir bölgedeki balıklar.
PISCIFORM [balık şekilli] Balığa benzeyen.
PISCIVORE [balıkobur] Balıkla beslenen.
PISCIVORE [piskivor] Balık yiyen.
PIT [çukur] 1- Balıkların genellikle toplandığı havuz ya da bataklıktaki çukur kısım.
PIT [çukur] 2- Malzeme alınarak oluşturulmuş ve doğal yolla suyla dolmuş olup balık aşılanmış yer.
PİRİ REİS [?] Asıl adı Muhiddin Piri olan Türk denizci (1465-1554). Kemal Reis ve Oruç Reis?in yanında denizcilik yaptı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Hint kaptanı deryalığını üstlendi. Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabını yazdı. Bir kısmı kaybolmuş, ceylan derisi üzerine çizilmiş olan haritası meşhurdur. Ferman üzerine 80 yaşında idam edilmiştir.
PLACE [yer] Bir nesne ya da organizmanın hacmi nedeniyle kapsadığı ya da boş olan uzay parçası.
PLACOID [plakoid] Plakamsı. Plakaya benzer.
PLACOID SCALE [plakoid pul] Keskisolungaçlılar (Elasmobranchii) ve Tümbaş-lılar?da (Holocephali) görülen diken şekilli pul tipi.
PLAIN BONITO [akpalamut, akpalamut balığı, ak palamut] ® Orcynopsis unicolor.
PLANKTER [plankton] Bireysel plankton organizması.
PLANKTIVORE (PLANKTON FEEDER, PLANKTONIVOROUS, PLANKTOPHAGY) [planktonobur, planktivor] Plankton tüketen, yiyen, planktonla beslenen.
PLANKTON [plankton] Çok zayıf yüzme yeteneği olan, kendi gücü ile yer değiştiremeyen ve akıntılarla taşınan, tabanın üstünde su kolonunda yaşayan çok küçük sucul (hayvansal ve bitkisel) organizmalar. Bitkisel olanları fitoplankton (phytoplankton), hayvansal olanlarına zooplankton (zooplanton) ve çoğunluğu plankton olan balık yumurta ve larvalarına ihtiyoplankton (ichthyoplanlton) denmektedir.
PLANKTON FEEDER [planktonobur, planktivor] ® Planktivore.
PLANKTON NET [plankton ağı] Plankton toplamada kullanılan ince gözlü, koni şekilli ağ.
PLANKTON PATCHES [plankton yamaları] Denizel akıntılar planktonları bir yerden diğerine taşırlar. Taşıma sırasında planktonlar akıntı sınırlarında yoğunlaşır ki bunları da bunlarla beslenen üst tüketiciler izlerler. Denizel akıntıların birçoğu gelişigüzel olmayıp düzenli sistemler olduklarına göre plankton yamaları da gelişigüzel olmayıp düzenlidirler. Balık varlığının bulunacağı kesimler bu tür yerlerdir.
PLANKTONIVOROUS [planktonobur, planktivor] ® Planktivore.
PLANKTONOLOGY [planktonoloji] Plankton?u inceleyen bilim dalı.
PLANKTOPHAGY [planktonobur, planktivor] ® Planktivore.
PLANULA [planula] Sölentereler (Coelenterata) grubu hayvanların kirpikli olup yüzücü (pelajik), yassı kurtçuk (larva) tipidir. Kendilerini besleyemezler. Yüzerek uygun bir sert yapı bulduklarında yerleşir ve polip olurlar.
PLATEAU [plato] Bir ya da daha çok tarafı birden bire alçalan düz ya da neredeyse düz alan.
PLATICHTHYS FLESUS (FLOUNDER) [derepisisi, pisi balığı] Platichthys flesus luscus?un geçerli adıdır. Boyu TL=60 cm ve ağılığı 14 kg kadar olabilir. 15 yıl yaşar. Tabansal (demersal), aşağıgöçerdir (katadromdur). Tatlısu ve acısuya girer. Ticari balıkçılığı vardır. Kışın derin ve daha sıcak suya iner ve ilkbaharda yumurtlar. Gece aktiftir. Kendisini tabana gömer.
PLATY (MOLLY, GUPPY) [gupigiller, lebistesgiller] ® Poeciliidae.
PLATYCEPHALUS INDICUS (BARTAIL FLATHEAD) [?] Okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Acısuya girer. Resiflerle ilgilidir. Boyu TL=100 cm ve ağırlığı 3.5 kg olabilir. 20-200 m derinliklerde rastlanır. Ticari balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılır. Eti beğenilir. Kumlu çamurlu kıyısal sularda bulunur.
PLECTOGNATHI (TETRAODONTIFORMES, PUFFERS & FILEFISHES) [çengelçeneliler]  Üst çeneleri kafatasıyla birleşmiş ve karın yüzgeçleri kalıntı halini almış, vücutları kemiğimsi malzemeyle kaplı balıkları içeren ışınlıyüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfının Plectognathi ya da Tetraodontiformes adlarıyla anılan takımıdır. Bu takımdaki 10 ailede (Aracanidae, Balistidae, Diodontidae, Molidae, Monacanthidae, Ostraciidae, Tetraodontidae, Triacanthidae, Triacanthodidae, Triodontidae) yaklaşık 360 tür bulunmaktadır. Çoğu denizde ve tropik mercan resifi kesimlerinde bulunur. Birkaçı tatlı ve acısuda yaşamaktadır. Biçimleri çok farklı olup üçgen biçimliden küreye ya da yanlardan yassılaşmış olanlardan kare şekline kadar değişir. Yavaş hareket ederler. Hemen hepsinde plakaya dönüşmüş düşmanlara karşı koruyucu pul bulunur. Çeneleri kuvvetlidir ve kalın kabuklu canlılarla beslenirler.  
PLECTORHINCHUS MEDITERRANEUS (RUBBERLIP GRUNT) [?] Tabansal (demersal) olup 10-80 metrelerde rastlanır. Boyu TL=100 cm kadar ve ağırlığı 8 kg olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kumlu çamurlu tabanda yaşar. Taban hayvanları ve hayvansal planktonla beslenir.
PLEISTOCENE [plaistosen] Jeolojik çağ. 1.6-0.01 milyon yıl öncesi.
PLEO- (prefix) [pleo-] Çoklu, aşırı.
PLEOMORPHIC [pleomorf] Şekli ve büyüklüğü değişen.
PLEURONECTIDAE (RIGHTEYE FLOUNDERS) [yanyüzergiller] Actinopterygii - ışınlıyüz-geçliler sınıfı, yassıbalıklar (Pleuronectiformes) takımının bir ailesidir. Bu aile Eopsettinae, Hippoglossinae, Hippoglossoidinae, Lyopsettinae, Paralichthodinae, Pleuronectinae, Poecilopsettinae, Rhombosoleinae altailelerini içerir. Bu alt ailelerde 41 cins ve 101 türü kapsamaktadır.  Aile bireyleri sol tarafları üzerinde yüzdük-lerinden İngilizce?de sağgözlü pisi olarak anılırlar. Sırt ve dışkıl (anüs) yüzgeçleri uzun ve devamlı olup kafa kısmına ulaşır. Küçük boylular tabandaki omurgasızlarla beslenir. 2.4 m boya olaşabilen Hippoglossus hippoglossus, kafadanbacaklılar ve diğer balıklarla beslenir. Ailede dere pisisi, yaldızlı pisi, dil balığı vb ekonomik önemi yüksek türler yer almaktadır. ® Bothidae (yanyüzerler).
PLEUSTON [plöston] 1- Tatlısuyun çok dar hava-su geçiş tabakasında kısmen su yüzeyine yakın ve kısmen de su yüzeyi filminde yaşayan organizmalar.
PLEUSTON [plöston] 2- Tatlısu kütleleri üzerinde yüzen bitkisel malzeme.
PLIMSOLL LINE [kana rakamları] ® Plimsoll mark.
PLIMSOLL MARK (PLIMSOLL LINE) [kana rakamları] Teknenin çektiği su derinliğini gösteren ve başta ve kıçta yer alan Romen rakalarıyla ya da italik yazılmış sayılar.
PLIOCENE [pliosen] Tersiyer dönemde jeolojik çağ. 5-1,6 milyon yıl öncesi.
PLUMB [iskandil kurşunu] Su derinliğini ölçmede kullanılan ipe bağlı kurşun ağırlık.
PLUMB THE DEPTHS [iskandil et, iskandil ver] Denizcilikte derinliği ölç emri.
PLUNGE BASKET [sepet] ® Basket.
PLUS CLASS [artı grup] ® Plus group.
PLUS GROUP (PLUS CLASS) [artı grup] Bütün diğer yaşlı balıkların katıldığı son yaş ya da boy grubu. Örnek; 5+ = yaş tayini yapılan bütün balıklar 5 yaşında ya da daha büyüktür. 27+ cm = Ölçülen bütün balıklar 27 cm ya da daha büyüktür.
PLUTEUS [pluteus] Derisidikenlilerin yüzen bir kurtçuk (larva) tipi. Uzun (yüzme) uzantıları dikkat çekicidir.
PLUVIAL [pluvial] Yağışların çok, nehir girdisinin yüksek, buharlaşmanın az, göl seviyesinin yüksek olduğu zaman süreci.
PM (pm, p.m) (abbrev.) [öğlenden sonra] ® Post meridiem.
PNEUMATIC DUCT (DUCTUS PNEUMATICUS) [pnömatik kanal] Yutağı gaz (hava) kesesine bağlayan tüp.
PNEUMATOPHORE [pnömatofor] Sifonoforlarda yüzme görevinde kullanılan içi gaz (hava) dolu kese.
POCKET [cep] 1- Kıyıdan içeriye giren çentikli küçük koy.
POCKET [cep] 2- Irmak ya da gölde küçük derin kısım.
POCKET [torba] Balık tuzağında (ağ dalyanlar) balıkların toplandığı ağın son kısmı, son bölümü.
-POD (soffix) [ayak] Örnek; psödopod(yum) (pseudopodium)-yalancı ayak.
POD [sürü] 1- Bireylerin vücut temasında olduğu (sürtündüğü) balık topluluğu. ® School.
POD [sürü] 2- Belirli bir nedene bağlı olarak bir araya gelmiş balıklar. Örnek; yumurtlayan balıklar. ® School.
POECILIA RETICULATA (GUPPY) [gupi] Sık kullanılan bilimsel adı Lebistes reticulatus?tur Sazangil bir balıktır. Boyu TL=3-6 cm arasında değişebilir. Tabanyüzücü (bentopelajik) olup göçmen değildir. Tatlısu ve acısuda bulunur. Tropik bölge balığıdır. Balıkçılığı yapılmaz fakat akvaryum balığı olarak ticareti yapılmaktadır. Herne kadar sivrisinek mücadelesinde kullanılmak üzere birçok suya aşılanmışsa da etkisinin çok ender ya da hiç olmadığı görülmüştür. Bunun da ötesinde yerel balıklara olumsuz etkisi olduğu bile söylenebilir öyle ki birçok ülke aşılamanın ters etkisi olduğunu rapor etmiştir. Bulanık sudan berrak suya kadar değişik yaşamalanlarda (kanal, havuz, göl, gölet vs) bulunmaktadır. Zooplankton ve küçük kabuklularla beslenir. Canlı doğurucudur - vivipardır.
POECILIIDAE (GUPPY, MOLLY, PLATY) [gupigiller, lebistesgiller] Işınlı-yüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, dişlisazansılar olarak algılanabilecek Cyprinodontiformes takımının canlı doğuran tatlısuda yaşayan bir ailesidir. Aile 39 cinsi kapsamaktadır. Bu gruba canlı doğurucu denmekteyse de bazıları arasında belirgin farklar vardır. Bu ailenin bir grup bireyi dişi döllenmeden önce yumurtalara gerekli bütün malzemeyi sağlar ve bunlar anadan bağımsızdır (lecitrophic). Diğerlerinde ise dişi döllenme sonrasında yeni kuşağın gelişmesi için gerekli malzemeyi sağlar (matrotrophic). Akvaryumda beslenen ve bir kısmının ticaretinin yapıldığı küçük boylu balıkları kapsayan aile bireylerinin birkaç türü doğal sivrisinek mücadelesinde kullanılır.
POIKILOSMOSIS [poikilozmoz] 1- Bir organizmanın çevredeki duruma göre değişken iç ozmoz basıncına sahip olma yeteneği. Örnek; Myxinidae.
POIKILOSMOSIS [poikilozmoz] 2- Değişen çevresel koşullara rağmen vücut sıvılarını sabit osmoz basıncında tutamayan organizmalar. ® Homeostasis (homeostazis).  ® Homeosmotic (homeozmotik). ® Poikilosmotic (poikilozmotik).
POIKILOSMOTIC [poikilozmotik] Değişen çevresel koşullar karşısında vücut sıvılarını sabit osmoz basıncında tutamayan organizmalar. Tersi ® Homeosmotic (homeozmotik).
POIKILOTHERMIC [soğuk kanlı, poikiloterm, ektoterm] ® Cold blooded. ® Ectotherm.
POINT [nokta] 1- Büyüklüğü olmayan fakat belirli bir yeri olan.
POINT [nokta] 2- İki doğrunun kesiştiği yer.
POINT SOURCE POLLUTION [noktasal kirlilik] Bir noktada oluşan kirlilik. Örnek; fabrika atık suyunun çıkış noktası.
POISON FISHING [ağı balıkçılığı, zehir balıkçılığı] Yüksek omurgalılara etki etmeyen fakat balıkları bayıltan ?ağı, zehir? kullanılarak yapılan balıkçılık. Ağı (zehir) ya suya atılarak ya da yem içerisine gömülerek kullanılmaktadır.
POISONED BREAD-PASTE-BAIT [ağılı-ekmek hamuru avcılığı, zehirli-ekmek hamuru avcılığı] Ağılı-ekmek hamuru avcılığı. Ekmeğin zirai ilaçla yoğrulmasıyla oluşturulmuş yem malzemesinin suya atılarak balıkların bayılması sonucu yüzeye çıkanların toplanmasına dayanan avcılık.
POISONOUS FISHES [ağılı balıklar, zehirli balıklar] Zehirli balıklar. Bakteriyel olan hariç ağı (zehir) taşıyan herhangi bir balık. Bazen yalnız ağızla alınmayla oluşan agılamayla (zehirlenmeyle) sınırlı tutulur ve ağı (zehir) taşıyan ve ağıyı (zehiri) iğnesiyle aktaranlardan ayrı tutulur.
POKE LINE [haydros] ® Lazyline.
POKET [torba] ® Cod-end.
POLAR [kutupsal] Kutup bölgelerinin 60° ile 90° enlemleri arası için kullanılan terim.
POLICY [politika] Seçenekler arasından düzenleyici organın balıkçılığa yönelik seçmiş olduğu etki, yol ve yöntem.
POLLUTANT (CONTAMINANT) [kirletici] Çevrenin herhangi bir ögesini kirleten madde.
POLLUTION [kirlilik, kirlenme] 1- Çevrenin canlı yaşamına kısa ve uzun süreçte tehlikeli olacak şekilde kirlenmesi, doğal olmayan yolla bozulması.
POLLUTION [kirlilik, pollusyon] 2- Bir ortamın kirlenmesi.
POLY- (prefix) [poli-] Çok, birçok, aşırı. Örnek; polimer (polymer)-birçok basit molekülden oluşan madde.
POLYANDRY [çokkocalı] Birden çok erkekle çiftleşen dişi.
POLYCHAETA [çokkıllılar] Halkalı kurtlar (Annelida) filumunun çoğu denizde yaşayan sınıfıdır. Bu sınıfa kum solucanları, tüplü solucanlar ve deniz tarakları dahildir. Baş, gelişmiştir. Çoğu kez gelişmiş gözler, antenler ve algılayıcılar taşırlar. Döllenme dışarda olur. Cinsiyet hücreleri böbrek görevini üstlenen sistem üzerinden atılır. Gelişme trokofora (trochophora) kurtçuğu üzerinden olur. Yaklaşık 10.000 türü tanımlanmıştır. Bunların bir kısmı yer değiştirmez, bir kısmı gezgin yırtıcıdır, diğerleri otlayıcıdır. Önemli ekolojik rolleri vardır. Hem tüketen hem de tüketilen-dirler. Kirlilik izleme çalışmalarında gösterge olarak önemlidirler.
POLYCHLORINATED BIPHEYL (PCB) [poliklorlu bifenil] Çok dayanıklı, ağılı (zehirli), endüstriyel kimyasallar sınıfından bir madde.
POLYCULTURE [çoklu kültür] Birbirini tamamlayan, destekleyen farklı birkaç türün kültürü. Kültüre alınan türler birbiriyle yarış etmedikleri gibi yırtıcılıkları da yoktur. Örnek; pirinç tarlasında Tilapia semirtme ile sazan ve ördek yetiştiriciliği vb.
POLYCYCLIC AROMATIC HYDROCARBONS (PAH) [Polisiklik Aromatik Hidrkarbonlar] Çevresel kirleticiler olarak balık ürünlerinde bulunan az miktarlardaki poliaromatik hidrokarbon. Yüksek değerler petrol ve petrol ürünleri kirliliğinden geldiğini gösterir. Bazı PAH?lar kansorejendir. Tütsülenmiş balıkta tütsülenmemiş olandan bir kaç kat (10 kat) daha fazla olabilir.
POLYCYCLIC FISHES [çokdönüşsel balıklar] Tekdönüşsel olanların aksine yaşamlarında aralıklarla yumurtlayan balıklar.
POLYCYCLIC SPAWNING [iteropar çoğalma] ® Iteroparity.
POLYGAMY [çokeşlilik, poligami] Her iki cinsiyetin birden çok bireyle (eşle) çiftleşmesi.
POLYGYNY [çokkarılı] Birden çok dişiyle çiftleşen erkek.
POLYHALINE [polihalin] Denizel kaynaklı tuzlardan gelen ve tuzluluğu 18.1-30.0 ppt arasında değişen su.
POLYMORPHIC [polimorf] 1- Aynı populasyonda birden çok (değişik) formu ve cinsiyeti olan tür.
POLYMORPHIC [polimorf] 2- İki farklı durumu olan özellik.
POLYMORPHISM [polimorfizm] Bir türün farklı formlarda var olabilmesi. Aynı çiçeğin farklı renkte olması gibi.
POLYODONTIDAE (PADDLEFISH FAMILY) [çokdişli mersinbaliğigiller] Işınlıyüz-geçliler (Actinopterygii) sınıfı, Mersin balığımsılar (Acipenseriformes) takımının bir ailesi olup iki cinsi ve iki türü barındırır. Polyodon Amerika?da ve Psephurus cinsi ise Çin?de yaşar. İri cinslerdir.
POLYPHAGOUS [polifaj] Birçok ve değişik besinle beslenen canlılar.
POLYPHAGY [polifaj(i)] Değişik besinlerle beslenme.
POLYPHIL [polifil] Üreme birliği. Farklı yumurtlama malzemesi kullananlar.
POLYPHYDONT [polifidont] Tümbaşlılar (Holocephali) ve akciğerli balıklar (Dipnoi) hariç çoğu balıkta olduğu gibi dişlerin sürekli yenilendiği tip. ® Monophyodont (monofiyodont). ® Diphyodont (difiyodont).
POLYPHYLETIC [polifiletik] Birçok atadan gelen bir grup bitki ve hayvanlar.
POLYPHYODONT [polifiyodont] Köpek balıklarında görüldüğü gibi yaşam süresince birbirini izleyen yeni dişlerin çıkması. ® Monophyodont (monofiyodont). ® Diphyodont (difiyodont).
POLYPLOID [poliploid] Haploid kromozom sayısının iki katından fazlasına sahip. Örnek; 4n, 5n vs.
POLYPRION AMERICANUS (WRECKFISH) [iskorpithanisi, iskorpithanisi balığı] Tabanyüzücü (batidemersal), okyanus-göçerdir (okyanodromdur). 40-600 m derinliklerde rastlanır. Boyu 2.1 m ve ağırlığı 100 kg olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Gemi enkazı ve mağaraları tercih eder. Gençleri yüzen nesneler altında birikir. Genellikle tek gezer.
POLYSALINE [polisalin] Karasal kaynaklı tuzlardan gelen ve tuzluluğu 18.1-30.0 ppt arasında değişen su.
POLYTYPIC [politipik] Birçok alt birimi içeren taksonomik birim. Örnek; politipik bir cinste birçok türün bulunması gibi.
POLYUNSATURATED FATTY ACIDS (PUFA) [çoklu-doymamış yağ asitleri] Uzun zincirli doymamış omega-3 yağ asitleridir. Bunlar onsekiz ve daha fazla C-atomu ile iki ya da daha çok çift bağı olan yağ asitleridir. Larva evresinde balığın gelişmesi ile insanların sağlıklı beslenmesinde önemlidirler.
POM (abbrev.) [parçacık halindeki organik madde] Particulate Organic Matter.
POMADASYS INCISUS (BASTARD GRUNT) [gargur, yalancı isparoz] Tabansaldır (demersaldir) ve acısuya girer. 10-100 m derinliklerde sert zemin ve kum üzerinde bulunur. Boyu TL=50 cm olabilir.
POMADASYS STRIDENS (STRIPED PIGGY) [?] 70 m derinliğe kadar kıyısal sularda bulunur.  Boyu TL=20 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır.
POMATOMUS SALTATRIX (BLUEFISH) [lüfer] Yüzücü (pelajik) okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Acısuya girer ve 0-200 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=130 cm ve 14.5kg kadar ve 9 yaşında olabilir. Ticari balıkçılığı çok önemlidir. Küçük olanlar yakın kıyıda ve sürü halinde bulunur. Erinler gevşek gruplar oluşturur ve diğer balıkları ihtiyaçları üzerinde avlarlar. Obur ve saldırgandır. Kışın sıcak suya ve yazın soğuk suya göçer. Türkçe?de lüferin faklı boy grupları değişik adlarla anılır.

10 cm <      Defneyaprağı.
10-18 cm    Çinakop.
18-25 cm    Sarıkanat.
25-35 cm    Lüfer.
35 cm <      Kofana.
POMATOSCHISTUS BATHI (?) [küçükkaya balığı] Tabansaldır (demersaldir). Acısuya girer. Boyu TL=3 cm olabilir. Kumlı çakıllı zeminde bulunur.
POMATOSCHISTUS MARMORATUS (MARBLED GOBY) [lekelihurmakayası balığı, küçükkaya balığı] Tabansaldır (demersaldir). Acısuya girer. 20-70 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=8 cm olabilir.
POMATOSCHISTUS MICROPS (?)  [küçükkaya balığı, küçükhurmakayası balığı] Tabansal (demersal) olup etrafgöçerdir (amfidromdur). 0-12 m derinliklerde bulunur. Tatlı ve acusuya girer. Boyu TL=9 cm ve 3 yaşında  olabilir. Balıkçılığı yoktur. Kendisini tabana gömer. Yumurtalarını korunaklı yerlerdeki kabuklara yapıştırır. Erkek yumurtaları 9 gün kadar bekler ve havalandırır.
POMATOSCHISTUS MINUTUS (SAND GOBY) [hurmakayası balığı, kayabalığı] Okyanusgöçer (okyanodrom), tabansaldır (demersaldir). 4-200 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=11 cm olabilir. 3 yıl yaşar. Balıkçılığı yoktur. Türün Akdeniz ve Karadeniz?de yaşayan alt türü Pomatoschistus minutus elongatus?tur. Zaman zaman sürü oluşturur. Kumlu, çamurlı zeminde bulunur.  Sığ suda kabuklara yumurtlar. Erkek 10 gün kadar yumurtaları korur. Kurtçuklar (larvalar) önce yüzücüdür (pelajiktir). 17-18 mm boya ulaşınca tabansala (demersale) geçerler.
POMATOSCHISTUS MINUTUS ELONGATES [hurmakayası balığı, kayabalığı] ® Pomatoschistus minutus.
POMATOSCHISTUS PICTUS (PAINTED GOBY) [küçükkaya balığı, kayabalığı, beneklihurmakayası balığı] Pomatoschistus pictus adriaticus?un geçerli adıdır. Tabansal (demersal) olup 1-55 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=6 cm olabilir. Çakıllı kumlu kıyısal kesimde bulunur.
POMATOSCHISTUS PICTUS ADRIATICUS [küçükkaya balığı, kayabalığı, beneklihurmakayası balığı] ® Pomatoschistus pictus.
POND [gölet] 1- Gölden küçük, havuzdan büyük doğal ya da yapay su kütlesi.
POND [havuz] 2- Küçük, sığ, tatlı ya da tuzlu su kütlesi.
POND [havuz] 3- İçerisinde ticari ya da süs amaçlı balık tutulan su kütlesi.
POND CULTURE [havuz kültürü] Kara içerisindeki havuzda balık yetiştiriciliği.
POND FISH [havuz balığı] Genelde havuzda büyütülmüş balık.
POND GRATE [havuz çiti] Havuza giren ve çıkan suya konulmuş olup istenmeyen balık girişi çıkışını önleyen bir cins ızgara-çit, çeper.
POND SPAWNING [havuzda yumurtlama] Yumurtlama etkinliği için ağ, dal, yuva yeri, yumurtayı yapıştırma olanağı sağlayıcı malzeme ve kısmı olan havuz.
PONDING [bentleme] Dere ve ırmaktaki su seviyesini yükseltmek için oluşturulmuş engel.
PONTIC SHAD [Karadeniz ringa balığı, ringa balığı, tirsi] ® Alosa pontica.
POOL [gölet] 1- Havuz, küçük göl.
POOL [gölet] 2- Suyun yavaş aktığı görece derin ırmak kesimi.
POOLED DATA [birleştirilmiş balıkçılık verisi] ® Aggregated fishery data.
POOR COD [tavuk balığı] ® Trisopterus minutus.
POORLY NOURISHED [kötü beslenmiş] Akvakültürde yeterince yem alamamış ya da eksik beslenmiş balık.
POPEYE [pörtlekgöz] ® Exophthalmia.
POPULATION [populasyon] 1- Bir bölgede yaşayan ve aynı tür?den olan bireyler topluluğu.
POPULATION [populasyon] 2- Genelde, balıkçılıkta stok anlamında kullanılmak-tadır. Tanım olarak birbirleriyle çiftleşip yeni kuşak oluşturan ve belirli bir coğrafi alanda dağılmış olan aynı türden bireylerin tümüdür.
POPULATION CENSUS (CENSUS) [populason sayımı] Basitçe sayma işlemidir. Populasyonu oluşturan bireylerin sayılarının belirlenmesidir.
POPULATION CHARACTERISTICS [populasyon özellikleri, populasyon yapısı] Populasyon yapısı tür ile çevre arasındaki ilişkileri yansıtır ve tür?e özgü sınırlar içerisinde değişir. Populasyon yapısı ya da özellikleri çeşitli şekillerde gösterilebilir. Balıkçılıkta bireylerin her yaş grubundaki sayısı ve ağırlıkları, cinsi olgunlaşma, cinsiyet oranları, büyüme ve ölüm sabitleri, şekilbilimleri (morfolojileri) ve benzeri bu amaçla kullanılabilir.
POPULATION DENSITY [populasyon sıklığı] Belirli bir alana dağılmış populasyona ait bireylerin sayısı ya da ağırlığıdır.
POPULATION DYNAMICS [populasyon dinamiği] Populasyona ya da parçasını oluşturan bireylere doğal ve balıkçılık ölümü, doğum, içgöç, büyüme vb etkiler ile her türlü değişikliği ele alan disiplin. Populasyonu (stok?u) artıran ve azaltan olayları açıklayıcı modellerin geliştirilmesi, en iyi (optimal) balıkçılığın temellerinin atılması, gelecekte avlanabilecek ürününün (balık miktarlarının) tahmin edilmesi ve balıkçılığı düzenlemek için konulan önlemlerin etkinliğinin sınanması bu disiplinin hedef ve görevidir.
POPULATION MODEL [populasyon modeli] Stok tahmini modelinin populasyonun zamanla nasıl değiştiğini gösteren bileşeni. Model, yaş/boy ya da biyokitle temelli, belirleyici ya da kestirimci olabileceği gibi sıklığa bağlı ya da sıklığa bağlı olmayan, yere göre yapılandırılmış, yere göre kümelenmiş (birleştirilmiş) dengesel ya da dengesel olmayabilir.
POPULATION STRUCTURE [populasyon yapısı] Belirli bir populasyonun yaş, boy kompozisyonu, cinsiyet oranı vb özelliklerini içerir.
POPULATION VIABILITY ANALYSIS [populasyonun yaşama yeteneği çözümlemesi] Türün yaşam hikayesi ile konulmuş olan belirli idari düzenleyici önlemle ya da bu önlem olmadan bir populasyonun (stokun) sönme olasılığının sayısal çözümlenmesiyle yapılan tahmindir.
POP-UP TAG [pop-ap marka] Balığa takıldıktan sonra belirlenen belirli bir sürede kendiliğinden balıktan ayrılıp yüzeye çıkan ve kayıtlı verileri uydu kanalıyla deney yapana ileten im, marka. Balığın ya da im?in (işaretin) deney yapana iletilmesi gerekmemektedir. ® Carlin tag (Carlin markası) ® Lea tag (Lea markası). ® Petersen tag (Petersen markası). ® Hot branding (sıcak-dövme marka). ® Cold branding (soğuk-dövme marka). ® Gill clamp (solungaç markası). ® Spaghaetti tag (spagetti markası). ® Visible implant tag (görünür ekme marka). ® Visible implant elastomer tag (görünür elastik ekme marka).
PORBEAGLE [dikburun, dikburunkarkarias, dik-burunlu harharias] ® Lamna nasus.
PORCUPINEFISH [kirpibalığıgiller] ® Diodontidae.
PORED SCALE [delikli pul] Üstünde delik olan yanal çizgi pulu.
PORGIES [izmaritgiller] ® Sparidae.
PORIFERA (SPONGES) [süngerler] Dünyada 5.000 türü bilinmektedir. Bunlardan 150?si tatlısuda yaşar. Sünger içerisinden su geçen bir kanallar sistemidir ki bunlara ostia denilmektedir. Türe bağlı olarak iskelet elemanları değişir. Besin bireysel yutucu gözeler (hücreler) tarafından alınır ve sindirilir. Eşeysiz (cinsiyetsiz) çoğalma tomurcuklanmayla olur. Eşeyli (cinsiyetli) çoğalmada atmık (sperm) suya bırakılır. Komşu sünger bunu alarak özel gözelerle (hücrelerle) yumurtaya götürür. Döllenmiş yumurta blastula evresinde ya da döllenmeden sonta suya bırakılır. Kurtçuk (larva) ya hemen yerleşir ya da bir süre planton olarak yaşar. Türkiye sularında 37 aileye ait 60 kadar türü bulunmaktadır. ® Euspongia officinalis (banyo süngeri).
POROUS [gözenekli] Küçük delikleri olan malzemeyi belirtir.
POR'S GOATFISH [Nil barbunyası] ® Upeneus pori.
PORT [iskele] 1- ® Port-side.
PORT [liman] 2- Balıkçı teknesinin ya diğer teknelerin karaya dayalı üssü.
PORT OF REGISTERY (HOME PORT) [bağlama limanı, bağlı olduğu liman] Geminin bağlı olup tescil işlemlerinin yapıldığı yerleşim birimi. Deniz aracının kayıt edildiği liman.
PORT SAMPLING [limanda örnekleme] Avlanan balıklardan teknelerin boşaltma amacıyla yanaştığı iskelede örnek alma işlemi. Burada genellikle balık vücuduna zarar vermeyen boy ölçümleri ile yaş tayini için pullar ya da gizli otolit alma tekniğiyle otolit alınır.
PORTABLE LIFT-NET [taşınabilir çökeltme ağı] Elle kullanılabilir boyuttaki çökeltme ağı.
PORTER [yalel] Balık halinde taşıyıcı, hamal.
PORTHOLE (BULLS EYE, DEADLIGHT) [lumbuz, lomboz] Gemilerin yuvarlak pencerelerinin adı.
PORT-SIDE (PORT) [iskele] 2- Baş tarafa doğru bakıldığında geminin sol tarafı.
POSEIDON [Poseydon] Sakallı, uzun saçlı, huysuz, trident denilen 3 çatallı mızrağı olan Zeus, Hades ve Hera?nın kardeşi, Kronos ve Rea?nın oğlu Amphitrite?nin kocası Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı.
POSIDONIA [Posidonia, posidonya] Deniz çayırı. 30-40 metre derinliğe kadar yaşayan bir deniz çiçekli cinsi.
POSITION [yer, mevki] Diğer nesnelere göre (coğrafi) konum.
POSSESSION LIMIT [mülkiyet sınırı] Mesleki ya da sportif balıkçılıkta herhangi bir zamanda yasal olarak avlanabilecek, bulundurulabilecek, saklanabilecek, taşınabi-lecek balık sayısı ya da miktarı.
POST- (prefix) [post-] Zamansal olarak sonra, arkada, arkasında. Örnek; posterior (posterior) arkadaki.
POST [bodoslama] Gemi ya da tekne omurgasının iki ucundan yukarıya doğru uzanan dikmeler.
POST MERIDIEM (pm = p.m) [öğlenden sonra] Saat 12?den sonra.
POSTDORSAL LENGTH [postdorsal uzunluk] Sırt yüzgeci kaidesinden kuyruk yüzgeci kaidesine kadar olan mesafe.
POSTERIOR [posterior] Arkasında, arkada, arka, ard.
POSTERIOR MARGIN (APICAL MARGIN) [arka sınır] Pulun arka kenarı. 
POSTERIOR PROCESS [pelvis kemiği] ® Pelvic bone (leğen kemiği).
POSTGLACIAL LAKE [buzul sonrası göl] Buzullaşma sonrası çözülen buzulun oluşturduğu göl.
POSTLARVA [geçkin kurtçuk, geçkin larva] Yumurta sarısını tüketmiş kurtçuk (larva). Terim kurtçuğun (larvanın) yapı ve şekli genç balığa benzemiyorsa kullanılmaktadır.
POSTORBITAL [postorbital] Gözçukuru arkasında.
POSTROSTRUM [postrostrum] Otolitin arka ucu.
POST-SMOLT [smolt sonrası] Alabalıkgilin gelişme aşaması. Nehirden denize geçtikten sonra izleyen kış döneminde birinci yaş halkasının oluşmasına kadar geçen dönem.
POST-SPAWNING [yumurtlama sonrası] Yumurtlama sonrası dönemle ilgili.
POTAMA [potama] Irmak, nehir.
POTAMADROMOUS [ırmakgöçer, potamadrom] Tatlı suda gerçek göçmen balıklar.
POTAMADROMOUS FISH [ırmakgöçer balık(lar), potamadrom balık(lar)] Tatlısu?da gerçek göçmen balıklar.
POTAMODROME [potamodrom] Bütün yaşamı tatlısuda geçen canlılar.
POTAMOLOGY [potamoloji] Akarsu içindekileri inceleyen bilim.
POT-AND-LINE [sepet ve ip] Sepete bağlanmış olup bir şamandırası olan ip. Aracın yerinin bulunmasında kullanılır.
POTENTIAL [gizil, potansiyel] Bir olayı gerçekleştirmek için gerekli güç ve yeteneğe sahip olmak.
POTENTIAL FECUNDITY [gizil doğurganlık, potansiyel doğurganlık, potansiyel fekondite] Yumurtlama sonrası bir kısım olgunlaşmamış yumurta kaybolsa da mevcut olgun yumurtaların bulunduğu yumurtalık.
POTENTIAL YIELD [gizil hasat, gizil ürün, potansiyel hasat] Tahmin edilen sömürülebilecek balık miktarı.
POUCH BROODER [kese-kuluçkalayıcı] Üreme birliği. Yumurtalar vücut dışında karın bölgesindeki zarımsı bir kesede kuluçkalandırılmaktadır. Örnek; deniz iğnesi (Syngnathus spp.) ve deniz atı (Hippocampus spp.).
POUTING [?]® Trisopterus luscus.
POWER BLOCK [gırgır makarası] Gırgır ağının toplanmasında kullanılan bir makara türü.
POX DISEASE [çiçek hastalığı] ® Cyprinid Herpes Virus-I (sazan çiçeği).
PPB (P.P.B., ppb, p.p.b.) (abbrev.) [milyarda bir] Parts Per Billion.
PPM (P.P.M., ppm, p.p.m.) (abbrev.) [milyonda bir] Part(s) Per Million.
PPT (P.P.T., ppt, p.p.t.) (abbrev.) [binde bir] Part(s) Per Thousand.
PRAWNS (LOBSTERS, CRAYFISH, CRABS, SHRIMPS) [onayaklılar] ® Decapoda.
PRE- (prefix) [pre-] Zamansal olarak önce, önde, önünde, erken. Örnek; prenatal evre (prenatal phase)-doğumdan önce (yumurtadan çıkmadan önce) olan evre.
PRE-ADAPTATION [önuyum, preadaptasyon].
PREANAL FIN [preanal yüzgeç] Balık kurtçuklarında (larvalarında) anüs önündeki yüzgeç.
PRECAUTIONARY TAC [ihtiyati TAC] Bilimsel öneri, bulgu olmadan konulan TAC.
PRECIPITATION [çökelme] 1- Parçacıkların tabana inmesi.
PRECIPITATION [yağış] 2- Atmosferden yere ulaşan sıvı ya da katı haldeki su.
PRECOCIOUS [erken gelişmiş] Aynı tertipteki hemcinslerinden daha hızlı, daha önce cinsi olgunluğa ulaşmış (çoğunlukla erkek) balık.
PRECOCIOUS BREEDING [erken döl] Akvaryumdaki dişi balığın erken döl vermesi. Büyümek için harcanacak enerjinin önemli bir kısmı bu yolla yitirileceğinden cinsiyetler birbirinden ayrı tutulmalıdır.
PREDATION [yırtıcılık, predasyon] 1- Birinin yararlandığı diğerinin yok olduğu ilişki. Yiyen yenilenden büyüktür (+ -). Örnek; her türlü yırtıcı ve bunlara besin olan organizmalar. Aslan-ceylan, büyük balık-küçük balık, balık-zooplankton vs.
PREDATION [yırtıcılık, predasyon] 2- Diğer hayvanları yiyerek beslenmek.
PREDATOR [yırtıcı, predatör] Yiyen, tüketen.
PREDICTIVE COHORT ANALYSIS [kestirimci tabur çözümlemesi, kestirimci tabur analizi] Geçmiş dönemlerde her yaş grubundan olan balıkçılık ölüm değerleri, tabur analizi ya da sanal populasyon analizinden elde edilen içgöçerlerin sayısı ve her yaş grubundaki balıkların ortalama ağırlık verileri kullanılarak gelecekte olası av miktarının tahminidir. ® Age-cohort analysis (yaşa dayalı tabur çözümlemesi).
PREDOMINANT [baskın] Her dem hedef tür olmayan fakat avda en çok çıkan tür.
PREDORSAL [predorsal] Sırt yüzgecinden önce.
PREFILTER [önfiltre] Asıl filtelemeyi yapan biyolojik filtrenin tıkanarak etkinliğinin azalmasını önlemek için önüne konulan filtre.
PREFIX [önek] Kelimenin önüne konulan ek.
PREHENSILE [kavrayıcı] Bir şeyi tutabilen kavrayabilen. Örnek; deniz atının (Hippocampus) kuyruğu.
PREJUVENILE [önjüvenil] Erin birey vücut şeklini almamış genç (çocuksu) balık.
PREMAXILLA [premaksilla] Genellikle dişli, üstçene kemiği.
PRENASAL (ROSTRAL) [burunönü] Burun ucuna yakın kemik.
PRENATAL EVRE [prenatal phase] Doğumdan önce (yumurtadan çıkmadan önce) olan evre.
PREOCULAR (PREORBITAL) [preoküler] Gözün önünde.
PREOPERCULUM [preoperkül] Balıklardaki solungaç önkapağı.
PREORBITAL [preoküler] ® Preocular.
PRE-RECRUIT [ön içgöçer] İçgöç yaşına ulaşmamış balık.
PRESERVATION [koruma] 1- Organizmaların bozunmadan saklanmasıdır. Bunun için genellikle formalin ya da etanol kullanılmaktadır. Küçük organizmalar doğrudan koruyucuda saklanabilirken büyük olanlarına koruyucunun vücudun her tarafa nüfuz etmesi için şırıngayla verilmesi gerekebilir. Mide muhtevası çalışmalarında balık bütün olarak saklanmak istendiğinde tamponlanmış koruyucunun karın boşluğuna şırınga edilerek sindirimin durdurulması ve formalinde saklanan malzemenin inceleme aşamasında kanserojen olmayan alkole aktarılması önemlidir.
PRESERVATION [koruma] 2- Bireysel organizmaların, populasyon ya da türlerin devamını sağlayacak idari önlem ve programıdır.
PRESERVATION [koruma] 3- Bugüne ulaşmış özelliklerin bozulmasına izin verilmeden saklanması.
PRE-SPAWNING [ön yumurtlama] Yumurtlama öncesi dönemle ilgili.
PRESSURE CHANGE [basınç değişikliği] İkibin metre derinliğe dalan bir ispermeçet balinanın (Physeter catodon) vücuduna olan basınç 200 bar=2.000 ton/m2 olur. Balinaların hayati olan atardamarlarının büzülmemesi için bunlar kemikler içerisinde korunmaktadır. Kaburgalar esnektir ve basınç altında kırılmazlar. Ayrıca yağ tabakası ile sıvı yağ deposu büyük basıncı dengeleyen diğer unsurlardır. ® Retia. ® Wonder net (harika ağ). ® Nitrogen narcosis (vurgun azot vurgunu, azot narkozu, azot baygınlığı).
PREVAILING WIND [hakim rüzgar] Diğerlerine göre en çok ve sık esen rüzgar ve rüzgar yönü.
PREY [prey] Yırtıcının avı, yenen.
PRIMARY CONSUMER (FIRST-LEVEL CONSUMER) [birincil tüketici] Topluluğun oluşturduğu beslenme ağında balığın en alt düzeyde bitkisel plankton (fitoplankton)  ile beslenmesidir.
PRIMARY FOOD SOURCE [birincil besin kaynağı] Balığın en önemli besin kaynağı.
PRIMARY FRESHWATER FISHES [birincil tatlısu balıkları] Tuzlu suya tahammülü olmayan (Cyprinidae, birçok Siluroidei, Centrarchidae, Percidae vs) familyalarından balıkları belirtmek için kullanılır.
PRIMARY MALE [birincil erkek] İkincil erkeğin aksi, normal ve sürekli testisi olan erkek. ® Secondary male (ikincil erkek).
PRIMARY PHASE [başlangıç evresi] ® Initial phase.
PRIMARY POLLUTANTS [birincil kirleticiler] Ortama girer girmez çevreyi kirleten maddeler.
PRIMARY PRODUCTION [birincil üretim] Bir ortamdaki bitkisel üretim.
PRIMATES [primatlar] İnsanlar ile maymunların yer aldığı memeliler grubu.
PRIMITIVE [ilkel] Başlangıç evresindeki biyolojik yapının durmunu (gelişme aşamasını) tanımlar.
PRINCIPAL COMPONENTS ANALYSIS [temel bileşenler çözümlemesi, temel bileşenler analizi] Bütün değişkenlerdeki en yüksek variyansı açıklayacak faktörün hesaplanması. Kalan yüksek sayıdaki variyansın açıklanması için ikinci faktör hesaplanır. 1. ve 2. faktorün uyumlu olmama sınırı vardır. Bunlar orthogonaldır (dik açılıdır). Bu analiz süreci değişkenlerdeki bütün variyansın açıklanmasına kadar sürer (faktor sayısı=değişken sayısı). İlk iki ya da üç temel bileşen, variyansın çoğunu açıklar.
PRINCIPLE OF CONTINUITY [süreklilik prensibi] ® Continuity Principle.
PRIONACE GLAUCA (BLUE SHARK) [pamuk balığı, maviköpek balığı] Yüzücü (pelajik), okyanusgöçerdir (okyanodromdur). 0-350 m derinliklerde rastlanır. Genellikle 150 m derinliklerde bulunur. Boyu TL=4 m ve ağılrığı 206 kg olabilir. 20 yıldan fazla yaşar. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Canlı doğurucudur (vivipardır). Cinsiyetlerde çift yapısallık (seksüel dimorfizm) vardır. Uzun mesafelerde göç edebilir. İnsanlar için korkutuculuğu nedeniyle gizil (potansiyel) tehlike oluşturur. Eti yenir. Diğer kısımları endüstride kullanılır. Yüzgeçlerinden çorba yapılır. 4-5 yaşlarında ve 2.5 m boyda cinsi olgunluğa ulaşır. 40 cm boyunda 80 yavru verir. Gebelik 1 yıl sürer. Soyunun durumu yakın tehdit altındaki türler sınıfında yer alır.
PRISTIDAE (SAWFISHES) [testerebalığıgiller] Keskisolungaçlılar (Elasmobranchii) altsınıfı, Batoidea alttakımı, Pristiformes takımının bir ailesidir. Aile Anoxypristis ve Pristis olmak üzere iki cinsi kapsar. Testerebalkları köpek balıkları ve vatozlara yakındır. Önemli özellikleri uzamış ve testeremsi yapıdaki burunlarıdır. Testeremsi burundaki algılama yapılarıyla sudaki hereketler (besin) algılanabilmektedirler. Tabanda gizlenmiş yem, taban kazınarak çıkartılmaktadır. Testere aynı zamanda korunma amaçlı da kullanılmaktadır. Diğer Keskisolungaçlılar gibi Testerebalığı-gillerin yüzme keseleri yoktur. Boyları 1.4 ile 7 m olabilir, 25-30 yıl yaşayabilirler. Tropik ve alttropik bölgede yaşarlar. Koy ve körfezler ile nehir ağızlarına girerler. İki yılda bir çiftleşir ve 8 yavru verirler. Gece aktif canlılar olup gündüz uyurlar. Soyları tehlike altında olup avlanmaları yasaktır.
PRISTINE [bozulmamış, bakir] Eskiden olduğu gibi duran, el değmemiş, değişikliğe uğramamış balık yaşamalanı.
PRISTINE POPULATION [bakir populasyon] ® Virgin population (bozulmamış populasyon).
PRISTIS PECTINATA (SMALLTOOTH SAWFISH) [incedişlitestere balığı] Etrafgöçer (amfidrom) olup tatlı ve acısuya girer. Sığ sularda barınır. Boyu TL=7.6 m ve ağırlığı 350 kg kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Testeresiyle tabanı kazarak yemlenir. Yüzücü (pelajik) balıkları testeresiyle öldürür. Soyu tehlikedeki türler içerisinde yer alır.
PRISTIS PRISTIS (COMMON SAWFISH) [testere balığı] Tabansal (demersal) okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Tatlı ve acısuya girer. Kıyısal sularda rastlanır. Boyu TL=5 metre kadar olabilir. Ticari balıkçılığı önemsizdir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır).
PRO- (prefix) [pro-] Önce, önünde. Örnek; prognoz (prognosis)-öngörü.
PROBABILITIES PROPORTIONAL TO SIZE [olasılıkları büyüklüğe oranlanmış] Farklı yoğunluğa (yığılmaya) sahip alanlardan alt örnek alınırken yığılma ya da yoğunluğun örneğe girme olasılığını dikkate alan örnekleme yöntemi. ® Sampling (örnekleme).
PROBLEMS ARISING IN THE APPLICATION OF FISHERIES ACOUSTIC [balıkçılık akustiği uygulamalarında karşılaşılan sorunlar] Bu sorunlar şöyle sıralanabilir: i) Kabarık sert denizdeki çalışmalarda yüzeye yakın tabakalarda oluşan kabarcıkların verdiği yanlış yankı. ii) Balıkların gemi gürültüsünden (gürültü merkezinden) yatay ya da dikey yönde savuşmaları. iii) Göçmen balıkların çalışma yönünde hareket etmeleri. iv) Çok sık (yoğun) sürü oluşturan ve tabana yakın duran balıkların taban yankısından ayırt edilememesi. v) Geminin çalışma hızının optimize edilmemiş olması.
PROCESSING [işleme] Balığın alınarak (temizleme, pişirme, konserveleme, tütsüleme, salamura, dondurma vb şekilde) hazırlanmasıdır.
PROCTAL FIN [dışkıl yüzgeç, anal yüzgeç] ® Anal fin (dışkıl yüzgeç).
PROCTOPTERYGIUM [dışkıl yüzgeç, anal yüzgeç] ® Anal fin (dışkıl yüzgeç).
PRODUCER [üreticiler] Biyolojik kütleleri üretme ve değiştirme yeteneğine sahip kendibeslek (ototrof) organizmalardır. Bunlar, inorganik maddelerden organik madde üreten canlılardır. Bu üretim için güneş enerjisini  kullananlara fotoototrof (photoautotroph), kimyasal enerji kullananlara kimyasal kendibeslek-kemoototrof (chemauototroph) denmektedir. Her iki grup canlıya birden "birincil üreticiler-primer üreticiler" denmektedir. İkincil (sekonder-secondary) üreticiler ise birincil üreticilerin meydana getirdiği organik maddelerle beslenerek bunlardan yeni ürünler meydana getirirler. Bunlar dışbeslek-hetetrof organizmalardır. ® Primary production (birincil üretim). ® Secondary production (ikincil üretim). 
PRODUCTION [üretim] 1- Birim zamanda stokta oluşan toplam yeni biyokitle. Canlının birim zaman süresince yaşayıp yaşamaması öneli değildir, dikkate alınmaz. Bu tür biyokitle artışına net üretim, toplam üretim ya da ürün denmektedir.
PRODUCTION [üretim] 2- Yıllık toplam av. Ürün (hasat).
PRODUCTION BIOLOGY [üretim biyolojisi] Bir ekosistemdeki organik madde üretimini belirlemeyi, inceleme ve araştırma konusu olarak almış bulunan ekoloji dalıdır. Ekosistemdeki madde üretimiyle, enerji tüketimi arasındaki ilişkileri de inceleyen topluluk (komünite) ekolojisi dalıdır.
PRODUCTION CAPACITY [üretim kapasitesi] Bir su kütlesi ya da vasıtasının balık üretme kapasitesi.
PRODUCTION MODEL [üretim modeli] Biyokitlenin yıldan yıla nasıl değiştiğini ya da biyokitlenin, balıkçılık ölümünün bir fonksiyonu olarak nasıl değiştiğini gösteren model.
PRODUCTION POND [üretim havuzu] Parmakboy balıkların pazar boyuna kadar semirtildiği büyük havuz.
PRODUCTIVITY [üretkenlik] Biyolojik sistemin kapasitesinin ölçüsüdür. Belirli bir süre ve alandaki balık ürünüdür. Üretkenlik aynı zamanda biyolojik sistemin enerjiyi büyüme ve çoğalmaya aktarma etkinliğidir. Çok üretken balık stoku yüksek doğum, büyüme ve ölüm oranına sahiptir. Bu tür stoklar tam sömürülebilirler. Çöken bu tip stoklar kendilerini kolay toparlayabilirler.
PROFILE [profil] Yüzeyden derine doğru sürekli alınan sıcaklık, tuzluluk, oksijen ölçümlerine ait grafiklere (sıcaklık profili, tuzluluk profili vb şekilde) verilen ad.
PROFORMA [proforma] Bir malzeme ya da cihazın satış fiyatını belirten teklif mektubu.
PROGNATHOUS [hipognatus] ® Hypognathous.
PROJECT [proje] Tasarlanmış birşey. Tasarı.
PROJECTION [projeksiyon] Bir stokun ve balıkçılığın gelecekte nasıl davranacağına ait ölçüdür. Kotayla ilgili kısa süreli (1-5 yıl) kararların desteklenmesinde kullanılır. Uzun süreçli projeksiyonlar (5-10 yıl) yeterince hassas (güvenilir) değildir.
PROLARVA [önkurtçuk, önlarva] Hala yumurta sarısını taşıyan kurtçuk.
PROLONGED SPEED [sürdürülen hız, sürekli hız] ® Sustained speed.
PROPAGATION [yayılma] 1- Farklı yöntemlerle ana-baba stokundan gelen balık sayısını artırmak.
PROPAGATION [yayılma] 2- Ses dalgalarının su ortamında yayılması.
PROPERTY [mülkiyet] 1- Sahip olmak.
PROPERTY [nitelik] 2- Fiziksel ya da kimyasal özellik.
PROPORTIONAL QUOTA [oransal kota] Balıkçılık kotası kesin bir değere göre değil değişebilen toplam izin verilebilir ava (TAC) göre uygulanmaktadır. TAC değiştikçe verilen kota (avlanabilir balık miktarı) değişir.
PROSOBRANCHES [öndensolungaçlılar] ® Prosobranchia.
PROSOBRANCHIA (PROSOBRANCHES) [öndensolungaçlılar] Solungaçları kalbin önünde olan karındanbacaklıları (Gastropoda) kapsar. Deniz ve kara salyangoz-larının önemli bir kısmı öndensolungaçlıdır. Manto boşluğu, solungaç ve anüs kalbin önündedir. Çoğunluk eşeylidir ve çapraz döllemeyi geliştirmiştir. Karından-bacaklıların taksonomisi ve evrimsel durumları son yıllarda hızla değişmektedir.
PROTANDROUS HERMAPHRODITE [tezerlik, protandri hermafrodit] ® Proterandry.
PROTECTED AREA [korunmuş alan] Coğrafi yeri belli olup korumanın yürütüldüğü alan.
PROTECTED FISH ZONE [korunmuş balık kuşağı] Balık avcılığının yasak olduğu su kesimi, kütlesi.
PROTERANDROUS [tezerlik, protandri] ® Proterandry.
PROTERANDRY (PROTERANDROUS) [tezerlik, protandri] Önce erkek sonra dişiye dönüşenler. Örnek; Sparus aurata - çipura.
PROTEROGYNOUS [tezdişilik, protogir] ® Protogyre.
PROTEROGYNOUS HERMAPHRODITE [tezdişilik, protogir hermafrodit] ® Protogyre.
PROTERORHINUS MARMORATUS (TUBENOSE GOBY) [kayabalığı] Tabansaldır (demersaldir). Tatlı ve acısuya girer. Boyu TL=11 cm olabilir.
PROTEUS [Proteus] Homerus?in ?Denizin Yaşlı Adamı? olarak andığı, geleceği gören Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı.
PROTHORAX [öngöğüs, protoraks] Böceklerde göğsün ilk bölmesi, göğsün ilk kısmı.   
PROTIST [protist] Birinci. Bitki ve hayvanlar aleminde bulunan, farklı beslenme ve üreme tarzı olup serbest yaşayan birgözeli (birhücreli) ya da koloni oluşturan canlı.
PROTISTA [protista] Mevcut sınıflandırma sisteminde bitki ya da hayvan olduğunun belirlenmesi zor organizmalar grubu.
PROTO- (prefix) [proto-] Orijinal. İlk. Örnek; protip (prototype)-ilk tip.
PROTOCERCAL [lofoserkal] ® Lophocercal.
PROTOCOOPERATION [ön-işbirlikçilik, protokooperasyon] Her iki türün de yarar gördüğü fakat şart olmayan-koşulsuz ilişki (+ +). Örnek; bazı balık türleri diğer balıkların (yırtıcıların) üstündeki parazitleri temizler ki yırtıcı buna göz yumar. Büyük deniz memelilerinin dışparazitlerini temizleyen kuşlarda ilginç bir diğer örnektir.
PROTOGYRE (PROTEROGYNOUS) [tezdişilik, protogir] Önce dişi olup sonra erkeğe dönüşenler Örnek; Pagellus erythrinus ? kırma mercan.
PROTOPHYTE [profitler] Protistlerin bitkisel özelliği fazla olanlarının adı.
PROTOPLASMA [protoplazma] Birinci oluşum. Yapısı değişebilen kimyasal ve fiziksel system.
PROTOSTOMERS [birincilağızlılar] ® Protostomia.
PROTOSTOMIA (PROTOSTOMES) [birincilağızlılar] Eumetazoa aleminde bir üstkabiledir. İki yanlı (bilateral) bakışımlı hayvanları kapsar. Birincilağızlılardan diğerlerinin yanında en yaygın bilinen gruplar şunlardır. Annelida, Arthropoda, Brachiopoda, Chaetognatha, Bryozoa, Mollusca, Nematoda, Platyhelmintes, Rotifera vs.
PROTOZOA (SINGLE-CELLED ORGANISMS, UNICELLULAR ANIMALS) [birgözeliler, birhücreliler, tekhücreliler] 1- Hayvanlar aleminin (Animalia) bir alt alemi olup bir göz?den (ev, odacık, hücre) oluşan gözle görünmeyen canlıları kapsar. Bunlara çoğu kez birhücreliler ya da tekhücreliler de denmektedir. Gözle görünmeyecek kadar küçüktürler (0.01-1.05 mm). Üreme çoğunlukla gözenin ikiye bölünmesi ya da kavuşma (conjugation) aşamasıyla olur. Tatlısu, deniz ve karada-toprakta yaşarlar. Çokgözelilerin (çokhücrelilerin) asalak (parazit) ve ortakyaşar (sembiyoz) olanları vardır. Biçimleri çeşitlidir. Kamçılılar (Flagellata), kökayaklılar (Rhizopoda), sporlular (Sporozoa), kirpikliler (Ciliata) sınıflarına ayrılırlar. Bu gruplar kamçı, kirpik ya da yalancı ayak ile hareket ederler. Dışbeslek (heteretrof) canlılardır. Göze (hücre) çekirdeği vardır. Birgözeliler (birhücreliler) besin zincirinde parçalayıcı ve bakteri biyokitlesini kontrol ediciler olarak önemli bir yer alırlar.
PROTOZOA [birgözeliler, birhücreliler, tekhücreliler] 2- Protistlerin hayvansal özelliği fazla olanlarının adı.
PROTRACTILE [uzanan] İleri uzatılabilen üst çene.
PROVISIONAL QUOTA [geçici kota] İlgilinin yapmış olduğu geçmiş balıkçılığa dayalı verilen, geçici balıkçılık kotasıdır. Toplam kotanın sistem değişikliği sonucu izin verilebilir toplam av (TAC) ile uyuşması için hükümet bazı geçici kota hakkını satın alarak TAC düzeyinde eşitleyebilir.
PSAMMON [kumcu] Kum üstünde büyüyen ya da kum içinde hareket eden.
PSAMMOPHILIC [kumsever] Kum ve kumlu yeri yeğleyen. 
PSETTA MAEOTICA (?) [karadenizkalkan balığı, hakiki kalkan, kalkan, çivili kalkan] Psetta maxima maeotica?nın geçerli adıdır. Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=45 cm olabilir. ® Psetta maxima.
PSETTA MAXIMA (TURBOT) [kalkan balığı, dişi kalkan, kalkan] Tabansal (demersal) olup okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Acısuya girer. Boyu TL=110-115 cm olabilir. Bilinen en ağır olanı 25 kg?dır. 25 yıl yaşayabilir. 20-70 m derinliklerde rastlanır. Pahalı ve beğenilen balıktır. Ticari balıkçılığı önemlidir. Bazı araştırıcılara göre Psetta maxima maeotica Karadeniz?de yaşayan alt-türdür. Kumlu ya da kayalık zeminde bulunur.
PSEUDOCARANX DENTEX (WHITE TREVALLY) [kral balığı] Acısuya girer. 10-200 m derinliklerde sert zeminde rastlanır. Boyu TL=122 cm ve ağırlığı 18 kg olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Kıyısal suları seçer. Gençleri nehir ağızlarına ve koylara girer. Erinler tabanda ve ortasuda sürü oluşturur. Sürüde diğer türlerde olabilir. Japonyada yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bilinen en iyi sofra balıklarındandır.
PSEUDOPOD [yalancı ayak, psödopod, psödopot] ® Pseudopodium.
PSEUDOPODIUM (PSEUDOPOD) [yalancı ayak, psödopod, psödopot] Birgözeli (birhücreli) hayvandan beslenme ya da hareket için olan düzensiz geçici uzantı. Örnek; amip.
PTERAGOGUS PELYCUS (SIDEBURN WRASSE) [filamentli çırçır] Tabansaldır (demersaldir). Boyu TL=15 cm olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Sakin ve yosunlu (algli) kesimlerde bulunur.
PTEROMYLAEUS BOVINUS (BULL RAY) [fulya, folya balığı, çuçuna] Tabanyüzücüdür (bentopelajiktir). Acısuya girer. 10-150 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=2.5 m ve ağırlığı 83 kg olabilir. Ticari balıkçılığı vardır. Bazen küçük gruplar halinde görünür. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Eti çok beğenilir.
PTEROPLATYTRYGON VIOLACEA (PELAGIC STINGRAY) [iğnelivatoz, mavirina balığı, rina] Daha çok Dasyatis violacea olarak tanınmış iğnelivatozdur. Boyu TL=160 cm olabilir. 35-240 metreler arasında yayılabilir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Kuyruk dikeninde ağı (zehir) taşır. Sokması halinde çok tehlikeli olabilir.
PTEROPODA [Pteropoda] Yumuşakçaların küçük olup planktonda yaşayan grubu. Okyanus tabanındaki önemli sediman malzemesini bu gruptaki canlılar oluşturmak- tadır.
PUBIC BONE [pelvis kemiği] ® Pelvic bone (leğen kemiği).
PUFA (abbrev.) [çoklu doymamış yağ asitleri] ® PolyUnsaturated Fatty Acids.
PUFFERFISH(ES) [dörtdişligiller] ® Tetraodontidae.
PUFFERS   [çengelçeneliler] ® Tetradontiformes.
PUFFERS & FILEFISHES [çengelçeneliler]  ® Plectognathi.
PUFFERS [çengelçeneliler] ® Plectognathi.
PULL NET [çekme ağ] ® Towed net.
PULLEY [makara] ® Gilson strop.
PULSATE [zonklama] Kalp atışı gibi düzenli atmak.
PULSE [atış] 1- Akustik sistemde vericiden yayılan ses dalgalarıdır.
PULSE [nabız] 2- Düzenli atış. Kalp atışı.
PULSE DURATION [atış süresi] İki atış arasındaki süre.
PULSE REPETITION [atış tekrarı] Birim zamanda gerçekleşen atış sayısıdır.
PUMP [pompa] 1- Su almak ya da boşaltmak için kullanılan alet.
PUMP [pompa] 2- Çok miktardaki küçük balığı aktarmak için kullanılan alet. ® Fish pump (balık pompası).
PUNCTUATE [noktalı] Renk ya da yapı olarak noktasal benekli.
PUNCTULATE [noktalı] ® Punctuate.
PUNGITIUS PLATYGASTER (SOUTHERN NINESPINE STICKLEBACK) [uzundikence balığı, küçük güney dikenli balığı] Tabanyüzücüdür (bentopelajiktir). Tatlı, acı ve tuzlısuda yaşar. Boyu TL=7 cm olabilir. Soyu tehlikedeki türler içerisinde az riskli sınıfındadır.
PUP [pap] Fok bebeği, fok yavrusu. Köpek balığı yavrusu.
PUPFISHES [dişlisazangiller] ® Cyprinodontidae.
PUPIL [gözbebeği] İris?in ortasındaki geniş açıklık.
PURIFICATION [arıtma] Bir madde ya da malzemenin, malzemeye ait olmayan yabancı elemanlardan arındırılması.
PURSE LINE [gırgır kaytanı] Gırgır ağının alttan büzülerek kapatılmasında kullanılan halat.
PURSE SEINE [gırgır ağı] ® Seine net.
PUTREFACTION [çürüme] Proteinlerin bakteriler tarafından mayalanması, (fermentas-yonu) sonucu bir başka organic yapıya dönüştürülmesidir. Anaerobik parçalanma yoluyla da örneğin CO2 ve H2S oluşmasıdır. 
PVA (abbrev.) [populasyonun yaşama yeteneği çözümlemesi]. ® Population Viability Analysis.
PYCNOCLINE [piknoklin] Su kolonunda üst ve alt tabakaya göre yoğunluğun önemli ölçüde değiştiği (arttığı) tabaka.
PYCNOMETER [piknometre]

Yukarı