Köpek Pisikolojisi

 

İnsan ile köpek arasında karşılıklı bir anlayış ve sevgi gelişmisse, bunun nedeni köpeğin iş ve beslenme ile barınma ayrımı konusunda bir anlayış edinerek evcilleşmesidir. Bu durum sevgi dolu ve zekice bir işbirliğiyle, köpeğin insan toplumuna katılmasıyla, sonuçlandı. Köpek insansız yaşayamaz. Ama köpeksiz yaşayan insan hayatı da oldukça renksizdir.

 

Köpek nasıl bir belleğe sahiptir? Psikologlar köpeğin kısa süreli, muhtemelen sadece birkaç saatlik ?hatırlama? yeteneğine sahip olduğu konusunda birleşirler. Ancak köpeğin birleştirici belleği şaşırtıcıdır. Köpek efendisinin nerede olduğunu belirli bir anda kendi kendisine sormaz, ancak efendisinin arabasının sesini işitince onu anında hatırlar, belleğinde canlandırır.

 

Köpek insan toplumunu kendi sürüsü olarak, efendisini de sürünün lideri olarak seçmiştir. Daha yüksek bir sosyal hayvan içgüdüsüne sahip olan köpek, insanı kendi lideri, efendisi olarak benimsemiştir. Ev onun varolma alanıdır. Köpek efendisini ve evini kaybettiğinde dengesini de kaybeder. Terk edilen köpek, tek başına bir kulübeye konulmuş gibi acı çeker. Efendisini kaybeden köpek altüst olur ve dengesini yeniden kazanabilmesi için bir başkasını efendisi olarak benimsemesi gerekir.

 

Güçlü bir fiziğe ve sezme gücüne sahip olmasına rağmen köpek daima çocuksu bir yaratıktır. Köpekler ile çocuklar arasındaki uyumun, çocukların çok büyük ve korkunç görünüşlü köpeklere sakınmasız bir güven duymalarının nedeni belki de budur. Küçük bir çocuk kendisine görünüşü tehdit edici ve güçlü bir mastiff armağan eden ana babasına şöyle diyebilir: ?Onu bana mı aldınız, yoksa beni ona mı vereceksiniz??

 

At, kedi, kuş ve daha pek çok hayvan hoşgörülü ve uysaldır, ama gene de bunlar inisiyatifsiz, pasif yaratıklardır. öte yandan köpek oyunu sever; heyecanlı, taklit gerektiren oyunlara katılır. Köpeklerin en oyuncusu bile bebeklerin her türlü nazını çeker. Bir bebek parmağını köpeğin gözüne sokabilir, kuyruğunu çekebilir. Ancak, bebek büyüdükçe ve köpeğe kendi üstünlüğünü göstermeye çalıştıkça, aralarındaki ilişki gizemli bir biçimde degısir. Ancak bir dişi köpek kendi yavruları büyüyünce, onları reddedecektir. Bu davranışın bir açıklaması da bebeklerin ve köpek yavrularının vücutlarında yetişkinlere nazaran daha çok potasyum ve magnezyum taşımaları, böylece köpekte ilgi ve sevecenliğe yol açan özellikle çekici ya da hoşa giden bir koku yaymaları, olabilir.

 

Köpek ruhundaki en belirgin duygulardan biri kıskançlıktır. Bu tepki, bir köpeğin yaşadığı ve bir süredir beslendiği evde bir bebek dünyaya geldiği zaman ortaya çıkabilir. Eğer hayvanın bir rekabet duygusuna kapıldığı görülüyorsa, tepkilerini yeni gelen bebekle ilişkilerini denetim altında tutunuz. İkisini bir odada yalnız bırakmamaya özen gösteriniz. Köpeği uzaklaştırmanıza gerek yok, ancak ona bebekle arasında bir yakınlaşma doğana kadar eskisi gibi sevgi göstermeye devam ediniz. Bebek büyüyüp yürümeye başlayınca ikisi arasında mükemmel ve karşılıklı bir anlayış doğacaktır.

 

Bu ilişkide, bebeklerin köpeğin bir oyuncak değil de canlı bir varlık olduğunu anlamaları gerekir. Bu nedenle köpeği yemek yerken ya da uyurken rahatsız etmemek, onu aşırı sevgiyle şımartmamak gerekir. Ayrıca yemeğimizi onunla paylaşmamalı ve yüzümüzü yalamasına izin vermemeliyiz. Yaşlı, belirli bir hayat tarzına alışmış, yeni ve candan dostluklara pek istekli olmayan bir köpekle ilişkilerde biraz daha dikkatli olmak gerekir.  

Yukarı