Singapur küçük, düzenli ve çok temiz bir ülke, çevre temizliğine çok dikkat ediliyor, yerlere izmarit atmanın cezası çok ağır...?
Singapur?u anlatan yazılar hep böyle başlar, biraz abartılmış olsa da pek haksız değildir böyle yazanlar. Singapur?u küçük bir devletten daha çok büyük bir otel bahçesine benzetmek mümkün, içinde bir çok otelin ve alışveriş merkezinin bulunduğu ve Ankara büyüklüğünde bir bahçe (637 km2) her tarafı santimetrekaresine kadar imar edilmiş bu büyük bahçede Ankara nüfusu kadar insan yaşıyor. (3 milyon yerli + turistler)
Changi Havaalanı bu büyük otelin resepsiyonu, Orchard Road ana avlu ve buranın kalbi ise Orchard Metro İstasyonu ve çevresi. Yollarda hiç izmarit görülmeyecek kadar pür bir temizlik yok doğrusu ama burası kesinlikle temiz ve bakımlı bir ülke. Singapur gezilmeye buradan başlanıyor, buraya havaalanından metro ile gelmek çok kolay. Sıcakkanlı Singapur insanı yol sorduğumuzda, alışverişte her zaman nazik. Gerek Orchard Road üzerinde gerekse çevresinde neredeyse tüm binalar otel ve otelin altı birkaç katlı alışveriş merkezi.
Orchard Road?ta yapılan ilk gezinti genellkle Raffles Otel?e kadar devam ediyor. Singapur?un simgelerinden bu tarihi bina, ülkenin kurucusu Sir Raffle adını taşıyor. Otelin Sih doorman?i Singapur?un en çok fotoğrafı çekilen insanı kabul ediliyor.
Singapur?un en çok gezilen yerleri (Sentosa Adasından sonra) etnik toplulukların yaşadığı China Town, Little India ve Arab Street, alışveriş ana fikri üzerine yaşatılan kültürler. Eğer geziniz Çin Takviminin yılbaşı kabul edilen 16 Şubat?a denk gelirse China Town, Christmas Avrupa?sına benziyor.
Gerek modern alışveriş merkezleri, gerek orta halli olanlar gerekse Pazar formatında ticaret o kadar gelşmişki sonuç 20 000 $ kişi başına milli gelir ve turizm ve ticaretten geçinen mutlu insanlar, mutlu Çinliler,Malaylar, Melezler ve diğerleri ve de mutlu turistler.
10 Saat uçak yolculuğundan ve Türkiye ile 6 saat farkından sonra ?beklediğimizin aksine- hiç bir hava değişimi yaşamadan insanı içine çeken atmosfer, belki her mevsim 25-30 derece olan havasından, belki bizden vize istemeyen nadir üllkelerden olmasından burada hiç yabancılık çekilmiyor.
Singapur her şeyden önce tropik bir ada, binaların ve yolların olmadığı her yer orman, böyle bir yerde orman içinde bir hayvanat bahçesi iyi fikir, kolay da. İşbilir Singapur insanı buna bir de ?gece safarisi? eklemiş, hava yaz-kış sıcak, vakit kıymetli, turistler gündüz Sentosa Adasında veya alışverişte, sonuçta gece turları o kadar başarılı olmuş ki, hayvanat bahçesi geceleri daha çok gezilir olmuş, sessiz elektrikli araçlarla yapılan gece safarilerinden önce yerli danslardan bir gösteri eşliğinde yemek, arkasından hayvanları rahatsız etmeyecek kadar aydınlatılmış doğal ortamda yaşayan aslanlar, kaplanlar ve diğerleri. Görmeye değer kısacası, tek sorun fotoğraf çekilememesi.
Singapur?da yağmur eksik olmuyor, Muson dönemi olmasa da hemen her öğleden sonra yağmur var. (Ankara?nın ?kırkikindiler?i gibi) işte bu esnada yapılacak en iyi tercih müzeler, alışveriş de mümkün ama mağazalar gece de açık, müzeler değil. Milli Müze ilk akla gelen, Tarih Müzesi bir diğeri. Ada?ya ilk gelenlerden Çinli Chia Tong Guan ve torununun öyküsünü anlatan 12 dakikalık DVD gösterisi ve adanın tarihine ait bir çok canlandırma ilginç. Singapore Art Museum ve daha bir çok müze, üstelik hemen hepsi her Cuma öğleden sonra ücretsiz.
Ada?nın her tarafı orman, gerçek bir orman, ister karayolu ile Malezya?ya, isterse teleferikle Sentosa Adasına doğru her tarafta orman denize sıfır.
Singapur?dan günübirlik Malezya?ya gitmek mümkün, Malezya da vize istemiyor, basit gümrük işlemleri, sık otobüs seferleri, Singapur?u çıktıktan sonra 1 km kadar deniz doldurularak yapılmış bir yoldan karşı kıyıdaki Malezya?nın sınır şehri Johar Bahru (JB) üzerinden başkent Kuala Lumpur 365 km. Sol trafik burada da devam ediyor, Singapur kadar olmasa da burada da yollar güzel, tropik orman içinde gündüz gidiş 7, gece dönüş 5 saat.
25 Milyon nüfuslu Malezya?nın 5 milyon nüfuslu başkenti Kuala Lumpur (KL). Kelime anlamı ?çamurlu kavşak? olan KL, adının aksine modern bir metrapol. KL, Singapur?dan sonra çok kalabalık geliyor, burada öncelikle gidilen ilk adres Malezya?nın Milli Petrol Şirketi (Petrol Nasional) Petronas?ın dünyaca ünlü ikiz kuleleri, 540 mt lik bu iki blok artık dünyanın en yüksek binaları değil ama küçük bir kelime oyunu ile en yüksek ?ikiz? bina ünvanını koruyor. Bir yapının bir kente simge olmasının çok güzel bir örneği, Eyfel gibi, Özgürlük Anıtı veya Sydney Operası gibi. Ortasından iki kuleyi bağlayan köprüye her gün 1000 kişinin (ücretsiz) çıkmasına izin verilyor, sabah kuyrukta beklemeyenler içn öğleden sonra pek şans kalmıyor. Alttaki alışveriş merkez Syran KLCC geç saatlere kadar açık ve oldukça hareketli.
Petronas?a çıkamayanlara KL?a tepeden bakmak için bir seçenek daha var, 270 mt lik Kuala Lumpur Minaresi. (Atakule 127 mt) ayrıca buradan 360 derece bakış olanağı bulunduğu için daha da cazip.
Yukardan bakınca mavi çatılı modern bir bina dikkat çekiyor. Ulusal Cami de KL un en çok gezilen yerlerinden, burası ne kadar temiz ve bakımlı ise karşısındaki tarihi İstasyon Binası ?bir kaç km ilerde yenisi yapıldığı için olsa gerek- bir o kadar bakımsız.
Malezya?nın nüfus çoğunluğu Malay, ana dili Malayca, resmi din İslam, ancak Çinli, Hintli ve Endonezyalı da çok. Çin Yılbaşı, Singapur?un aksine burada pek ilgi görmemiş. Sınırlı bir bölgede az bir süsleme dışında dikkat çeken bir şey yok. Bizi dönüş otobüsüne binmek üzere, ilkel ama işleyen bir bina olan Puduroya Terminal?e götüren Malay taksi şöförünün de Çin Yılbaşı umurunda değil. O, bu günlerde Malezya?da 25 yıllık iktidarın değişmesinin heyecanını paylaşıyor, bizimle.
Dönüşte biraz daha kalabalık olsa da gümrük kolay geçiliyor, Singapur yeniden kendine has düzeni içinde kendine doğru çekiyor, örneğin taksiler asla yoldan yolcu almıyor. Büyük otellerin ve çarşıların önündeki taksi durakları buraya özgü bir uygulama, sabahları taksiler sırada, öğleden sonra yolcular taksi bekliyor. Taksi ucuz burada (Benzin Türkiye?nin 1/3 ü) Metro ulaşımı da kolay, üç hatlı metro adanın hemen her tarafına gidiyor, ücret mesafeye göre hesaplandığı için kart çıkışta da okutuluyor.
Singapur?da denize gitmenin ilk yolu tekne turları, nehir kenarında başlayan 30 veya 45 dakikalık turlar limandan dolaşıyor. Singapur?un en çok çekilen diğer bir fotoğrafı olan gökdelenler en iyi limandan görünüyor. Bir de Sentosa Adasına giden teleferikten tabii.
Deniz en çok Sentosa?da yaşanıyor. Singapur?un bu çok popüler adası teleferikle 10 dakika. Akvaryumdan kelebek ve böcek sergisine, yunus havuzundan orkide bahçesine pek çok yönüyle turistleri çekmeye devam ediyor.
Akvaryum Dünya?nın her yerinde var (İstanbul?da da yapılıyor) ama hiç bir yerde balıklara dokunulmuyor. Sentosa?da ise bir balığı severken resim çektirmek mümkün.
Teleferik de her yerde var ama buradaki gibi çok katlı bir binanın içinden geçen ve hatta 15. katında istasyon yapan bir teleferik varmıdır? Ben bilmiyorum.
Ve plajlar, adanın kumsalı palmiyeler altında davetkar, deniz ise bir limanın yanıbaşında nasıl bu kadar temiz olabilir? Sokağa tüküründen ceza alan sistem, limandaki gemileri de sıkı denetim altında tutuyor olmalı.
Singapur?da pek çok mutfak var,Çin, Hint, Malay, Arap vb. Deniz ürünleri en çok tercih edileni. Ancak alışverşten tekne turuna, Malezya?dan Sentosa?ya koşturma çinde geçen kısa sürede deniz mahsülü yemeyi unutmuş olabilirsiniz. İnsan da biraz da şans olmalı. (bu satırları yazdığım zaman olduğu gibi) İşte o zaman Melbourne uçağında ?her nasılsa- ekonomi sınıfında yer kalmadığı için Bussines Class? a alınırsınız ve Emirates?in gerçekten birinci sınıf servisinde antre olarak bir deniz tabağı ikram edilir.
Tabii, bu durumda Emirates?in kendisinden beklenmeyen 1,5 saat rötarı hemen affedilir, (zaten e-mail ve telefonla iki gün önceden haber vermişlerdi) ayrıca 7 saatlik yolda bu kadar gecikme nedir ki, havaalanı güzel, internet her yerde, sonuçta yolculuk devam ediyor, karada da olsa havada da, yollarda olmak güzel.