Her zaman doğallığı savunan biri olarak, ilk defa başıma gelen ve beni kuluçka makinesi kullanmaya mecbur kılan bir tecrübemi sizlerle paylaşmak istedim-Serkan KÜÇÜK
Yaklaşık 1,5 yaşına gelmiş yavruluklarından beri benim büyüttüğüm bir yunus kolonim vardı. 2 dişimden düzenli aralıklarla yavru alırken, 1 dişimden herhangi bir aktivite göremiyordum. Bu balığımla ilgili bir yazım yine forumda bulunmaktadır. Murat Bey, Gökhan Bey ve Bayram Bey?lerin de görüşlerini aldıktan sonra o balığımın erkek olduğuna karar verip, değiş tokuş yoluyla yeni bir dişiyi koloniye kattım. İşte bu dişimiz 10.12.2009 tarihinde ağzına aldığı yumurtaları, ayırmış olduğum kuluçka tankında daha birinci gününde(11.12.2009) bırakınca (tekrar alacak mı diye bir saat kadar gözlemledikten sonra), hızlı bir operasyona girişmek şart oldu. Beş günden önce kusturulup alınan yumurtaların kuluçka makinelerindeki akibetlerini ve istatistiksel olarak yüksek mantarlaşma oranlarını bilmeme rağmen, içimdeki yavruları yaşatma azmi, beni bu zahmetli işe itti.
Olayımız gece gerçekleşip, hazırda da bir kuluçka makinesi mevcut olmayınca yavruları kurtarmak pahasına dizi kahramanı McGayver gibi hazırda ne bulduysam onları kullanarak bir kuluçka makinesi yapmaya karar verdim. Kullandığım malzemeler;
-Lavaboların altında tahliye borusu ile lavaboyu birleştiren plastik huni şeklinde boru parça
- Düğün şekerlerini sardıkları file
-Hava taşı
- Plastik pet bardak
-Hava hortumu
-Bir parça bant
İşte çıkan sonuç:
Huni şeklinde borunun geniş olan üst kısmına fileyi geçirip sıkıca bantladım. Plastik pet borunun taban kısmını kesip, huni borunun file geçirdiğim geniş kısmına sıkıca yerleştirdim. Hava taşını da huni borunun dar olan alt kısmına sabitledikten sonra, ilkel olarak hazırladığım kuluçka makinesini yavru büyütme tankıma cam vantuzlar ile sabitledim. Yumurtalar mantarlaşmasın diye gerek kuluçka makinesini yerleştirdiğim yavru büyütme tankıma, gerekse yumurtaların bulunduğu hazneye metilen mavisi damlattım. Kuluçka tankından dikkatlice topladığım yumurtaları özenle yerleştirdikten sonra düşük hızda hava motorunu da çalıştırıp, gerisini yumurtadaki larvaların azmine ve Allah?a bıraktık. Uyumak üzere odama çekildiğimde saat sabahın üçüne geliyordu.
Bundan sonraki aşamaları ve gözlemlerim sonucu yaşadığım tecrübeleri gün gün, resimlerle sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
1. GÜN
Yumurtaların dişi balığım tarafından tükürüldüğü, egg tumbleri hazırlayıp, yumurtaları kuluçka makinesine bıraktığım gün.
2.GÜN
Yumurtalarda herhangi bir bozulma belirtisi yok. Düşük hızda çalışan hava motorundan gelen havanın yapmış olduğu kabarcıklarla hafif hafif dönüyorlar. Bu arada aynı tankta büyütmeye çalıştığım snow prensesler de meraklı gözlerle durumu anlamaya çalışıyorlar.
Yavru büyütme tankımdaki snow yavruları
4.GÜN
Yaklaşık beş yumurtayı mantarlaşma nedeniyle kuluçka makinesinden çıkardım. Yumurta içindeki embriyo gelişimini gözlemleyebiliyorum. Fotoğraflara bakınca yumurta içindeki karartılar belli oluyor. Plastik pet haznede hafif bir bulanıklık ve beyaz toz partiküllerinden oluşan bir kirlilik vardı. Bunu mantarlaşan yumurtaların yapmış olduğu düşüncesindeyim. Bir pipet yardımı ile bu partikülleri hazneden temizleyebildiğim kadarı ile uzaklaştırdım. Yeni mantarlaşmaları minimale indirmek amacıyla tekrar metilen mavisi damlattım.
Daha önce hiç bozulmuş yumurta görmeyen arkadaşlar en öndeki beyazlaşmış yumurtaya dikkat etsin.
6.GÜN
Üç tane yumurtayı daha mantarlaşma nedeniyle hazneden ayırdım. Herhangi bir bulanıklaşma ya da partikül uçuşması yok. Yumurtaların büyük bir bölümünün bir kutbundan artık yavru larvalar belli oluyor. Resimlerde özellikle gözlerin belirginliğine dikkat çekerim. Bundan sonraki 10 gün içinde keselerin küçülmesini, larvaların büyümesini keyifle izleyeceğiz.
7.GÜN
Bozulma nedeniyle bir kese ve larvayı daha dışarı aldım. Yavrularda hareketlenme başladı. Her hava kabarcığından sonra, kendilerinden belki de 3 kat büyük o keseleriyle 1.5-2 cm?lik sıçrayışlarını görmelisiniz. Yerini dar bulan haylazlar da kımıldayarak ya tam yerleşiyor, ya da yerini değiştiriyor. Mucize bir olay ya?
9.GÜN
Dün 4, bugünde 3 tane olmak üzere 7 bozulmuş kese ve yavruyu hazneden çıkardım. Gerek baş yapıları, gerekse gövde ve kuyruk yapıları artık rahatça gözlemlenebiliyor. Onun için bu günden sonra larva kelimesi yerine yavru kelimesini kullanacağım. Mantarlaşma ve yavru ölümlerinin önüne geçilmesinde dikkatimi çeken bir noktayı vurgulamak istiyorum. Metilen Mavisi damlatıldıktan sonraki günleri dikkate alırsak, damlatıldığı gün ve takip eden birinci ve ikinci günlerde mantarlaşma ve yavru ölümü nerdeyse yok gibi. Haznede ya hiç bozulma ve ölüm olmuyor ya da bir-iki ölü yavru çıkarıyorum. Bu yüzden bugün 1 damla daha metilen mavisi damlattım. İşte embriyonal 9. günündeki yavrular.
11.GÜN
Acaba diyorum; annelerinin ağzında da 10 günü geçtikten sonra bu kadar hareket ediyorlar mı? Bir de dişiler bu kadar dolgunluğu ağız boşluklarının neresine sığdırıyorlar? Çok şaşırtıcı ve hayranlık verici bir doğa mucizesi. Kendilerini gözlemlediğim zaman kuluçka haznesinin bana bakan kısmına birikip, sanki onlar da bana bakıyormuş gibi geliyor. Çok hareketliler. Artık keselerini de taşıyabilecek kadar da güçlüler. Hareketleri kolaylaştı, hem kendileri büyüdü hem de keseler gittikçe küçülüyor. Metilen mavisi ile ilgili 9. gündeki yorumumu doğrularmış gibi, geçen bu iki günde hiç ölüm yok.
14.GÜN
Yavruların hepsi yatay yüzüşe geçtiler. Yerlerinde durmuyorlar. Hareketli oldukları dönem içerisinde sanki kuluçka haznesi dar geliyor. Ama herhalde bir süre sonra yoruluyorlar ki, yine yan yatışa geçiyorlar. Son beş gündür ölüm yok. Yavruları yarın hazneden çıkarıyorum.
Sonuç itibari ile aktif ve hareketli, şimdilik sağlıklı 46 adet c.moorii yavrusu mevcut. Embriyonal süreçte 16 adet yavruyu da mantarlaşma veya diğer faktörlerden kaybettim. Bu da yaklaşık olarak %35 kayıp anlamına geliyor. Yaşanılan kayıplara etki eden faktörleri; yumurtaları kuluçka makinesine erken almak, mantarlaşmayı önlemek amacıyla metilen mavisini yeterli kullanmamak ve ne de olsa yapay kuluçka ortamıyla doğallıktan uzak olmak olarak sıralayabilirim.
Ne olursa olsun bardağın dolu kısmında da yavruların %65?ini hayatta tutabilmek mutluluk verici bir durum.
Umarım sunumum bu konudaki merakları tatmin eder niteliğinde aydınlatıcı olmuştur.
Bu Yazı Serkan KÜÇÜK Tarafından Yazılmıştır.