CANLI YEMLER
Canlı yemler balıkların iyi gelişmesinde ve üremesinde önemli yere sahiptir. Kaliteli markaların canlı yeme alternatif olarak piyasaya sürdükleri yemler bile canlı yemin yerini tutmaz. Balıkların canlı yemi iştahla tüketmesi görülmeye değerdir ve keyif vericidir.
Ülkemizde canlı yem çeşidinin az oluşu ve kötü koşullarda satılması büyük bir sorun. Canlı yem kullanmamak pek çok kişi için bu sorunun çözümü olmuş malesef.
Tubifeks
Canlı yem denildiğinde akla gelen ilk yem Tubifeks kurtlarıdır. Bu kurtlar genellikle kirli suların çamurlu zemininde yaşarlar. Bu nedenle akvaryuma hastalık taşıma riskleri vardır. Bu risk yemin satışa dek saklandığı koşulların kötü oluşuyla artar. Eğer akvaryum sahibi de yemin kullanımında hatalar yaparsa akvaryumda sorun yaşanması kaçınılmaz olur.
Tubifeks kurtları uygun şekilde hazırlandığında canlı doğuran balıklarda ve Tetra türlerinde genelde sorun yaratmazken çiklitlerde kullanılmaları tavsiye edilmez.
Artemia salina
canlı yemler içerisinde en değerlisidir. Larva iken tüm türlerin yavrularında, erişkin Canlı Doğuranlar ve Tetra'larda kullanılabilir. Yumurtaları kapalı tüpler veya kutular içinde satılır, hastalık taşımaz. Soğuk ve karanlık ortamda saklandığında yıllarca bozulmadan kalırlar. İhtiyaç duyulduğunda, yumurtalar iyi havalandırılan 26-28 C 'de tuzlu su içerisinde 24-48 saat bekletilip larva haline getirilirler. Erişkin halleri büyük balıklar, özellikle çiklitler için idealdir ancak erişkin halini bulmak çok zordur. Artemia özellikle balıklardaki kırmızı rengi kuvvetlendirir.
Su piresi,
yağmurlu mevsimlerde, toprak alanlardaki su birikintilerinde yaşar. Bu nedenle tüm yıl elde edilmeleri mümkün değildir. Hemen tüm balık türleri tarafından tüketilen su piresi balıkların renklerini de parlaklaştırır.
Beyaz kurtlar,
yüksek yağ içerikleri nedeniyle dikkatle kullanılması gereken, kondüsyon kazandırıcı yemlerdir. Evde hazırlanan düzeneklerde üretilebilirler. Ancak üretime başlamak için beyaz kurt temin edilmelidir. Az sayıda hobicinin elinde bulunan bu kurtlar malesef akvaryumcularda satılmamaktadır.
Toprak solucanı
çiklit besleyenler için iyi bir alternatif olabilir. Nemli topraklarda, özellikle yağmur sonrası kolayca bulunabilen bu solucanlar içlerindeki kumu atabilmeleri için dibinde kuruyup ölmeyecekleri kadar su bulunan bir kapta bir gün süreyle bekletilmelidir. Daha sonra balıkların boyuna göre bütün veya kesilerek verilir.
Canlı yemler, seçimi ve hazırlığı doğru yapıldığı sürece artıları eksilerinden fazla olan bir yem çeşididir. Bu yemlerin kullanımıyla ilgili bilgiler edinmek yerine "hastalık yapar, akvaryumu kirletir" düşüncesiyle kullanmamak pek çok hobicinin akvaryumculukta ilerlemesini engellemektedir.
Sivrisinekler larvaları
Sivrisinekler larvalarını elde etmek kolay. Su birikintilerinden toplamanın dışında bol bitkili bahçesi olanlar her gün binlerce sivrisinek larvası elde edebilir.
Apartmanlarda ise üçüncü kata kadar balkonda az da olsa yumurtlayacak sinekleri kandırabilirsiniz.
Küçük kaplara su, doldurup içine marul yaprağı atıp karanlıkta iki gün bekletin. Çürüyüp koktuğunda içine biraz gübre ekleyip açık havada bırakın.
Sabaha karşı sivrisinekler üstten görünüşü mercek şeklinde yumurta paketi bırakıyorlar. Her birinden 100?200 arası larva çıkar. Bunlar ilk anda beyaz renklidir. Birkaç saatte kahverengiye dönüp koyulaşırlar. Bir çay kaşığı ile bu yumurta paketlerini alıp içine temiz su koyduğunuz çay bardağına koyun. Birkaç günde larvalar çıkıp suda yüzmeye başladıklarında yavru yemi olarak kullanabilirsiniz.
Kokuşmuş sudan almadığınız paketlerden çıkanlar bu suda büyür. Bunları yakalayıp büyük balıklara verebilirsiniz.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri
Fakültesi Yetiştiricilik Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Adem Tekinay, ev ve ofis ortamlarında görsel
açıdan önemli bir yere sahip olan akvaryum
balıklarının beslenme rejimlerinin büyük
incelikler barındırdığını bildirdi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri
Fakültesi Yetiştiricilik Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Adem Tekinay, yaptığı açıklamada, akvaryum
balıklarının iki çerçevede ele alınabileceğini,
bunlardan birinin üretim, diğerinin ise ev ya da
ofis ortamlarında görsel amaçlı olarak
kullanılanlar olduğunu anımsattı. Görsel olarak
kullanılan akvaryum balıklarının daha popüler
olduğunu vurgulayan Tekinay, balıkların beslenme
ve bakımları konusunda vatandaşların daha
dikkatli ve hassas olmaları gerektiğini
belirterek, ''Akvaryumlar sabit su sistemleri
olduğu için balıklara verilen yemlerin çok iyi
ayarlanması gerekiyor. Bununla beraber, akvaryum
sularının kirlenmemesi için çok az bir yemleme
yapılması gerekli, yani balığın enerji
ihtiyacını karşılayabilecek şekilde yemleme
yapılması gerekiyor'' dedi. Prof. Dr. Adem
Tekinay, akvaryumda bakılan balıkların beslenme
rejimlerinin büyük incelikler barındırdığını
ifade ederek, şöyle konuştu: '' Siz balığa yem
verdiğiniz zaman, o balık aralıksız olarak
yemeğe devam eder. Çünkü aç kalan balıklar,
yemlendikleri zaman midesini doldurana kadar
yemeye devam ediyor. Tekrar yemlediğiniz zaman
tekrar midesini doldurana kadar yiyor.
Dolayısıyla burada şuna dikkat etmemiz
gerekiyor, özellikle akvaryum yemleri, akvaryum
balıkları için üretilen yemler proteini düşük
yemler oldukları için, balık protein ihtiyacını
karşılamak için sürekli yeme ihtiyacı hissediyor
ve yedikçe yiyesi geliyor. Çünkü onun da kendi
bünyesinde tamamlaması gereken eksiklikler var''
HAFTADA BİR KEZ CANLI YEM
Akvaryum balıklarının, bünyelerinde eksiklikler
nedeniyle sürekli yeme güdüsünde olduğunu dile
getiren Tekinay, şu bilgileri verdi: '' Balık,
yediği yemleri sindiremediği noktada şişme
hadisesi yaşanıyor. Yani, bağırsaklardan öteye
itemediği noktada bu olay meydana geliyor.
Akvaryum balıklarında, özellikle anüs
bölgesinden dışarıya doğru uzayan dışkılar
gözlemleriz. Bu, sindirim hadisesinin oldukça
yavaş olduğunu ve balığın sindirim problemi
çektiğini gösterir. Dolayısıyla biz akvaryum
balığı üreten ya da akvaryuma sahip olan
vatandaşlarımıza şunu öneriyoruz, haftada bir
kez en az canlı yem verin, bu sayede balığınızın
sindirim sistemini rahatlatın.'' Prof. Dr.
Tekinay, akvaryum yemlerini analiz ettiklerinde,
çok yüksek oranda bitkisel maddelere
dayandıklarını gördüklerini belirterek,
''Bunlar, karbonhidrat ağırlıklı beslenme
rejimleri olduğu için balıklar bunları
sindirmede zorluk çekebiliyorlar'' dedi.
Balıklara çok yüksek enerjili ve yüksek
proteinli bir yem verildiğinde, balığın o kadar
fazla yem yemediğinin gözleneceğini açıklayan
Tekinay, bu durumun, balığın vücudundaki
nitruent değerlerine göre beynine yeme emri
vermesiyle alakalı olduğunu, balığın gerekli
protein değerlerini aldığını hissettiği anda
yemeği kestiğini kaydetti.
''KENDİLERİNE YETECEK KADAR HAFIZALARI VAR''
İnsanların, 'balık hafızalı' esprisini
yaptıklarını anımsatan Tekinay, bunun balığın
sürekli yeme güdüsünden kaynaklandığını ve
balıkların ''doydum, artık yememeliyim'' gibi
bir düşünceye ve iradeye sahip olmadıklarını
dile getirerek, şöyle devam etti: ''
Balıklardaki hafıza, insanlardaki hafızaya göre
çok çok zayıf olduğu için, balık hafızalı ya da
kuş beyinli gibi tabirlerde bulunuruz. Ama
onların hafızası onlara göre o kadar, yeterli
yani. Bizim hafızamız, mevcudundan daha az
olsaydı ve balıkların hafızası biraz daha fazla
olsaydı, örneğin biz denizdeki hiç bir balığı
tutamazdık, avlayamazdık. Çünkü siz balığa tuzak
kuruyorsunuz, balık hep aynı tuzağa geliyor.
Niye gelsin aynı tuzağa? Normalde bizim kadar
zeki olmuş olsa, denizler balıktan geçilmezdi.
Biz hiç bir şekilde balıkları avlayamazdık.