Türkiye'de akvaryumlarla ilgilenen insan sayısı hızla artmakta. Çok azımız bu hobinin ne kadar uçsuz bucaksız, ne kadar bilimsel bir hobi olduğunu bilerek bu işe başlıyoruz. Ben de dahil çoğumuzun başlama sebepleri; doğduğumuzda evde akvaryum olması, bir canlıya sahip olma isteği, ebeveyinlerin çocuklarına sorumluluk vermek istemesi, akvaryumun görüntüsünün hoşa gitmesi, insana huzur vermesi vb. Bu saydığım genel başlama sebeplerini pek çoğunu başka hobiler, başka canlılar ve daha pek çok şey karşılayabilir. Bu yüzden dışardan bakan bir insan akvaryum hobicilerinin bu işle neden bu kadar uğraştığını haklı olarak anlayamaz.
Bu işin neden bağımlılık yaptığını anlatmak da bizim görevimiz.
Akvaryumla ilgili yanlış bilinen pek çok şey var. Bunların en temel olarından bahsetmek akvaryumculuğu tanıtmak açısından faydalı olacaktır:
Akvaryumculukla İlgili Yanlış Bilinenler
Balıklar Yavrularını Yerler. Doğru, bazı balık türleri yavrularının yer ancak pek çok Tatlı Su ve Deniz balığı yavrusunu bırakın yemeyi insan gibi bakar ve büyütür. Hatta bunu enteresan yolla yapanlar bile var.
Akvaryumu Temizlemek Çok Zor. Hayır. Sanılanın aksine akvaryum temizliği çok kolaydır. Akvaryum suyu tamamen boşaltılmaz, en fazla 1/3'ü değiştirilir. Bunun da uzun hortum ve bir pompa vasıtasıyla kolayca yapabilirsiniz.
Büyük Akvaryumun Bakımı Çok Zordur. Hayır. Büyük akvaryumların bakımı çok daha kolaydır. Küçük akvaryumlarda su değerleri daha çabuk değişir ve bozulur, oysa büyük akvaryumlarda sistem çok daha sabit ve sağlıklı işler. Büyük akvaryumların sadece kurulumu pahallıdır.
Akvaryum Pis Kokar. Akvaryumun kendine has rahatsız edici olmayan bir kokusu vardır ve bu koku sadece yakından alınabilir. Ancak sağlıksız, yetersiz bakılan akvaryumlar ağır koku yapar.
Balıklar çok soğuk canlılar. Tabi ki bir balığın köpek gibi cana yakın olması beklenemez ancak yine de oldukça cana yakın balıklar da vardır. Örneğin Astronot adlı balık, sahibinin tanır, zıplayıp elinden yem alır, hatta oyun oynatılıp su üzerindeki çemberin içerisinden bile atlatılır.
Yazının devamında akvaryum hobicilerinden ?akvaristler? olarak söz edeceğim. ?Akvaristlik? suya birkaç balık atıp bakmaktan çok çok ötedir. Akvarist doğayı taklit etmeye çalışır; doğanın tonlarca suda yaptığını, doğaya göre yok sayılabilecek bir hacimde yapmaya çalışır. Para verip evine muhteşem bir akvaryum kurdurmak akvarist olunduğu anlamına gelmez. Akvarist o akvaryumu kendi kuran, işleyen sistemin en minik ayrıntısını bilen kişidir. Akvaristler mühendistir, onları sınırlayan ana unsur bilgidir. Bir apartman ile gökdelen arasındaki temel fark, hesapları ve yapımındaki bilimin etkisidir. Malzemelerin türü benzerdir. Bilim ilerledikçe binalar yükselir, tasarımı gelişir ve sağlamlaşır. Akvaryum yaparken de sizi sınırlayan ana unsur bilimdir. Öğrendikçe benzer malzemeleri kullanarak daha iyisini, daha eşsizini kurarsınız; farklı dizaynlar yapar, nadir, zor şartlarda yaşayan türleri beslersiniz.
Akvaristlikte 3 aşama vardır:
1-Bilmiyorum aşaması
2-Biliyorum aşaması
3-Bu hobiyle ilgili her şeyi öğrenemem, zevklerim doğrultusunda araştırayım aşaması.
1- Hobiciliğe başladığımızda gördüklerimizden, okuduklarımızdan büyüleniriz ve gördüğümüz örnekleri taklit etmeye çalışırız. Biliriz ki taklitler hiçbir zaman aslının yerini tutmayacaktır. Bunların yanında bir de pH, sertlik, amonyak gibi terimleri duyunca gözümüz korkar. Bazı üstatlardan öğrendiklerimiz doğrultusunda akvaryumlarımızda değişiklikler, yenilikler yaparız ve yavaş yavaş öğrenmeye başlarız. Bu sırada yeni başlayanlara da üstatlarımızla beraber öğrendiklerimizi aktarmaya başlarız. Artık olayın mantığını yavaş yavaş öğrenmeye başlamışızdır. Bir şeyin mantığını öğrenmek çok önemlidir. Bu dönemde çok soru sormak yerine çok araştırma yapmak gereklidir. Sorulacak temel sorular zaten sorulup cevaplanmıştır.
2- Su biyolojisi, balık üretimi, cinsiyet gibi kavramları öğrendiğimizde bu iş bu kadar kolay mıymış, gözümde acayip büyütmüşüm deriz. Bu noktada bazı hobiciler üretim yapıp balık satmaya niyetlenirler. Cama cam, dekorsuz akvaryumlarda balık üretip satarlar. Onlar artık hobicilikten çıkmıştır. Dekorsuz tanklarda çok nadir hayvan doğal renklerini ve doğal davranışlarını gösterebilir, onlara bu şartlara bakmak ise artık ticari amaç gütmek olmuştur ve iş hobiden çıkmıştır.
3- Üretimcilerin hemen hemen tamamı er ya da geç balıklara elveda deyip üretimi keserler. Bu ticari dönemde kendilerini geliştirmediklerinden ve balıklardan soğuduklarından bu kadar uğraşın kaymağını yiyecekleri zamanı kaçıracaklardır. Hobici olarak devam edenleri ise artık yol ayrımı beklemektedir. Bakılması, bulunması zor özel türler getirirler, bakımı oldukça zor olan biyotop, bitki ve deniz akvaryumları kurarlar, yurt dışındaki yarışmaları takip eder başlarda yarışmalardan esinlenerek benzer tatlı su, tuzlu su hatta acı su tankları kurarlar. Teknik oturduğu zaman kendi dizaynlarını yapmaya başlarlar. Hobicilikten alınan tat işte asıl bu zamanlarda açığa çıkar. Piyasada yüksek fiyata satılan cihazların mantığını çözüp aynı mantıkta çalışan çok daha ucuza el emeği sistemler kurulur. Çevredeki sulardan canlılar akvaryuma transfer edilip davranışları, renkleri gözlemlenir. Artık her gördüğünüz farklı canlı sizi heyecanlandırır. Akvaryumcuları devamlı şu gelecek mi, bu gelecek mi? diyerek sıkıştırmaya başlarsınız. Mesleki bilgilerinizi akvaryum için kullanmaya başlarsınız. Örneğin eğer makine mühendisiyseniz yazın 35 derece olan su sıcaklığını düşürmek için pratik, küçük, ucuz soğutma sistemleri tasarlamaya çalışırsınız.
Akvaryum hobisinin hobicilerin karşılaştığı 3 zayıf zinciri vardır. Kötü niyetli akvaryumcular, kötü niyetli hobiciler, bilgisiz akvaryumcular. İşin en üzücü tarafı bu 3 zayıf halka bu işi düzgünce yapan pek çok kişiyi hobiden soğutur. Gerek bu siteden, gerek akvaryumcudan, gerek ansiklopediden aldığınız bilgilerin hiçbirine tam olarak inanmayın. Doğru değişken, gerçek ise ebedidir. Önerilen doğruları önce kafanızda, sonra akvaryumunuzda değerlendirip kendi doğrunuzu siz seçin.
Bu hobi çok başka bir hobidir; hiç ummadığınız fizik, kimya, biyoloji bilgilerini bir anda karşınızda bulabilir, hatta ileride bir anda bu bilgileri kullanma gereği duyabilirsiniz. Sınırlarını siz, ömrünüz veya uğraşmaya çalıştığınız süre çizer.
Yoksa karadaki yaşam çok mu karmaşık geliyor? Sadece şunun düşünün; hayat önce suda başladı ve Dünya'nın sadece yüzde 29'u karadan ibaret.