ANTALYA DALIŞ YERLERİ :
Antalya scuba diving için uygun dalış yerlerin olduğu illerimizden biri... Kemer,Kalkan, Uluburun Antik Batığı,Uluburun Antik Batığı, Fransız (Sosyete) Batığı, Falezler,Sıçan Adası, Suluin Mağarası, Paris Batığı, Paris Batığı başlıca dalış yerlerinden..
KEMER:
Ülkemizin en çok dalış okullarının bulunduğu bu dünyaca ünlü turistik beldemiz, bünyesinde çeşitli dalış alternatifleri bulundurmaktadır. Ülkemizin en çok dalış okullarının bulunduğu bu dünyaca ünlü turistik beldemiz, bünyesinde çeşitli dalış alternatifleri bulundurmaktadır.
Hemen Antalya liman girişinde bulunan Fransız askeri nakliye gemisi 20-32 metre derinliklerde yatmaktadır, genelde bulanık olan su batık meraklıları için çok ilginçtir. Kemer Marinası açıklarında 33 metre kumluk dipte yatan Paris Batığı, her dalıcının ziyaret etmesi gereken bir batıktır.
KALKAN :
Advance Dalıcılara yönelik olan Kalkan suları, ciddi dalışlar yapıp form tutmak isteyenler için idealdir. Akıntı, sert rüzgar, duvar dalışı, macro hayat, pelajik, batıklar bölgenin dalış zenginlikleridir. 30'lu metrelerde yüzlerce ıskarmoz, orfozların akıntıda durabilme becerileri seyredilmeye değerdir. Kaplumbağa, orkinos, vatos, köpekbalığı görülebilecek deniz canlıları arasındadır.
Patara kanyonu, mercan ve sünger çeşitleriyle süslüdür. 11 metreden 132 metreye inen fener duvarı, oldukça canlı ve renklidir. Öksüz Ada ise köpekbalığı ailesinden keler balıklarını barındırır.
FRANSIZ SOSYETE BATIĞI :
Antalya Yat Limanının 1 km açığında, şamandıranın altında yatan batık, 1942 yılında savaş sırasında batırılan "San Didier" adlı Fransız savaş gemisine aittir. 1946 ve 1974 yıllarında yapılan çalışmalarda geminin içindeki yükün büyük bir bölümü çıkarılmıştır. Hastane destek gemisi görünümünde olan bu geminin içinde cephane ve çöl şartlarını uygun arabalar bulunmaktaydı. Kamufle edilebilmesi için personelin üniforma giymemesi ve balıkçıların yardımları sırasında gemideki insanların şahsi malzemelerini de yanlarında taşımaya gayret etmeleri halk arasında geminin adının "Sosyete batığı" olarak kalmasına neden olmuştur.
Bu gün üzerinde pek bir şeyin kalmadığı batık yine de dalgıçlarının ilgisini çekmeye devam etmektedir. Dalış yapabilmek için Antalya valiliği ve Deniz Polisi Şube Müdürlüğünden izin almak gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise yat limanı ağzına yakınlığı dolayısıyla tekne trafiğinin fazla olmasıdır.
FALEZLER :
Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgede karadan dalış için elverişli noktalara sahiptir. Falez oluşumları 14 metreden 25 metre derinliğe kadar inerler. İlk 20 m ilgi çekicidir. Giriş kolaylığı açısından tercih edilen yerlerden biri Konyaaltı plajına inen varyantın altıdır. Bu bölgede kayalık kesim 25 metreye kadar iner ve suyun altında falezleri ve üzerindeki canlı yaşamını görmeye imkan kılar.
SIÇAN ADASI:
Antalya limanına bir kaç kilometre uzaklıkta olan bu küçük ada dalıcıların ilgisini çeken diğer bir bölgedir. Sahile bakan batı yakası sığ bir derinliğe sahip olup (maksimum 8 metre) dip yapısı genelde kumdur. En ilgi çekici bölümü kuzey doğu yakasıdır ve kayalık dip yapısı 22 metreye kadar inmektedir. Aynı zamanda doğusunda ufak bir mağaranın olması dalıcılar için hoş bir sürprizdir. Batıdan esen poyraz dalga yaratmamasına rağmen rüzgar şiddetine bağlı olarak kuvvetli yüzey akıntılarına neden olur. Günlük tekne gezisine çıkanların da ilgi odağı olduğundan yoğun bir tekne trafiğine sahiptir.
KAŞ UÇAK BATIĞI:
İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı Meis adası yakınlarında batan üç pervaneli İtalyan savaş uçağı 57 metrede görülmeye başlamakta ve kuyrukla diğer metal parçaları meyil nedeniyle 70 metre derinliğe kadar uzanmaktadır. Enkazın etrafında patlamış ve hala aktif olduğu tahmin edilen cephaneler bulunmaktadır.
Tekirova'nın açıklarında bulunan küçük adalardan oluşmuş bir dalış bölgesidir. Etrafında bir çok dalış bölgesinin bulunması, çok çeşitli derinliklere sahip olması dip yapısının Antalya'ya oranla zengin olması, görüş netliği ve bir çok dalış merkezine yakınlığı nedeniyle en popüler dalış bölgelerinin içinde yer alır. Kemer yat limanından aşağı yukarı 45 dakika mesafededir.
GÖK MAĞARASI :
Finike'de bulunan Gök Mağarası, Asya'nın dalışı yapılmış en derin mağaralarından biridir. Mağaradan çıkan tatlı su 15 metre derinlikten sonra suyla karışır. Geniş bir koridorla dibe doğru inen mağarada sarkıtların bulunması daha önceden kuru olduğunun işaretlerindendir.
PARİS BATAĞI :
Kemer Yat Limanı'ndan 1,5 km kadar açıkta kum bir zemin üzerinde, 25 metre derinlikte yatan batık İkinci Dünya Savaşı sırasında batan bir Fransız yük gemisine aittir. 1896 yılında yapıldığı tahmin edilen gemi 3 güverte ve iki ambara sahiptir. Ambarlardaki birbirine kaynamış cephaneler, orta bölümdeki çini kaplı kısım ilginç noktaları oluşturmaktadır. Son yıllarda dalıcıların bir hayli ilgisini çeken bu batığın bir çok ziyaretçisi bulunmaktadır.
SULUİN MAĞARASI :
Antalya platosu traverten bir platodur ve bu platoyu; su, kireç taşlarını eriterek meydana getirmiştir. Bu oluşumun altından bir çok tatlı su kaynakları denize karışmaktadır.
Kırkgöz mevkiindeki Suluin mağarası, içindeki sarkıt ve dikitlerden dolayı daha önceden kuru olduğu tahmin edilen sualtı mağaralarından birisidir. 1995 yılında yapılan bir araştırmada mağara derinliğinin 83 metreye ulaştığı ve kanallardan daha ilerlendiğinde 45 metre civarı bir derinlikte büyük bir salonun içine girildiği saptanmıştır. Bu salonun duvarları sarkıtlar, traverten havuzlar ve diğer oluşumlarla kaplıdır. Salona giren ve çıkan çok sayıdaki yan kollar olduğu yapılan araştırma dalışlarında görülmüştür
Böcek taşı: Korsan adasının doğusundaki bu derin resif 55 metreye kadar inmektedir. Taşların aralarındaki böcekler yöreye adını vermiştir. 5 metreden başlayan dalış bölgesinde 55 metreye inildiğinde dalış bilgisayarınız dekompresyon süresini gösterecektir.
Beklemeli çıkışınız ve gezintiniz anında bu dekompresyon süresi sıfırlamaktadır. Güvenlik kuralları aşılmadığı sürece oldukça keyif veren bu dalış noktasındaki akıntıya dikkat edilmesi gerekir.
Bacalı mağara: Birçok dalış merkezinin bilmediği ya da zor bulduğu bir dalış noktasıdır. Akdeniz'in berrak sularında 20 metreye geldiğinizde kayaların üzerinde bir delik ile karşılaşırsınız. Çapı oldukça küçük olan bu girişten ancak bir dalgıç geçebilir. İçeriye girdiğinizde gözünüz karanlığa alışıncaya kadar bekleyin. Daha sonra 30 metredeki çıkıştan süzülen güçlü ışık ilginizi çekecektir. İçerisi 10 kadar dalıcı alacak genişliktedir. Dibin kum olmasından dolayı palet kullanmamalısınız.
İyi bir BC ile yüzerlik ayarı yaparak duvarlardaki sünger ve yumuşak mercanların yanısıra karavidaları, Kızıldeniz kökenli asker balıklarını izleyebilirsiniz. Mağara çıkışında ise sizi vatozlar karşılıyacaktır.
X-Resifi: Büyük adanın Olumpu'a bakan tarafında kıyıdan başlayan taşlar derinlere doğru iner. Kayaların en uç noktası olan 20 metrede duvar başlar. 6o metreye kadar inen duvar Akdeniz'in koyu lacivert sularında dolaşan baraküdalarla doludur. İri sinaritler ve oldukça büyük kovukları olan derin sularda asker balıklarının çokluğu izlenir. Deneyimli dalgıçların dalması gereken yöre, akıntıların etkisinde kalmaktadır. Dolayısı ile tekneye dönmek oldukça güçtür.
Datça, kuzey ve batıdan Ege Denizi, güneyinden ise Akdeniz ile çevrilidir. Yarımadanın oldukça dik, sarp kayalık olmasından kıyılara ve pek çok koya kara yolu yoktur. Bu da Datça'daki dalış bölgelerini, mavi yolculuk rotalarını daha el değmemiş yapmaktadır.
Özellikle amforaların cenneti sayılan Datça'nın dalış bölgeleri limana ortalama 30 dakika uzaklıktadır. Dolayısı ile sabah 09.00 da kalkan teknede yerinizi aldıysanız iki dalışınızı bitirip limana saat 14.00 de döneceksiniz demektir.
İnce Burun
Limana 45 dakika olan uzaklığı ile en uzak dalış bölgesidir. İnce Burun aynı zamanda dalış yasağının başladığı noktadır. Burunda iki ayrı dalış bölgesi vardır.
Denizlerdeki Tarih
Burnun arkasına, yani güneybatıya doğru 8-10 metrelerdeki büyük kayalar geçildikten sonra 25 metredeki kumluk alan üzerindeki amforalar ilk durağınızdır.Kitabımın kapak fotoğrafını çektiğim bu dalış noktasındaki amforalara el sürmeden inceledikten ve fotoğraf çektikten sonra 55 metreye kadar süren duvar üzerinde kayalara yapışmış ve kaynamış olan birçok kırık testi göreceksiniz.
Ege Denizi sularının diğer denizlere göre daha berrak oluşu ışığın önemli derecede derinlere ulaşmasına olanak vermektedir. Bu berraklığı 55 metreye indiğinizde daha da iyi göreceksiniz. Işığın derinlere kadar ulaşması, dipteki canlı topluluklarının zenginleşmesini ve bunlarla beslenen dip balıklarının zengin stoklar oluşturmasını sağlamış. Dolayısı ile birçok büyük balığı dalış anında görebilirsiniz.
Burnun kuzey doğusu ise kumluk başlayıp 25.metreden sonraki bölüm Akdeniz'in kendine özgü bitki yapısıyla kaplı kayalarla doludur. Kumluk zemine serpilmiş bulunan kayaların araları, birçok büyük orfoz ve lagosun yuvasıdır. Bölge derin dalışı sevenlerin ve Knidos'un anforalarını görebileceğiniz en temiz en güzel dalış bölgelerindendir.
Üç Kayalar
Datça'daki en güncel dalış yeridir. Resif 3 metreden başlar. Kumluk zeminde piramidi andıran yükseklikleri 8 metreleri bulan üç büyük kaya bulunur. Araları yaklaşık 30 metre olan kayaların her yeri yaşam doludur. Derinliğin 55 metreyi bulduğu dalışta dekompresyona girmemeye özen gösterin.
Üç kayalar büyük balıkların en çok olduğu yerdir. Vatozlar derin bölgelerdeki kumluk alanda dolaşmaktadır. Amforalar ise kırık parçalar halinde kaya diplerinde görülür. Büyük kırılmamış, sağlam amforalar ise dalış merkezlerince tarihe olan saygılarının yanı sıra konuklara gösterebilmek amacıyla özenle korunmaktadır.
Geniş açı mercek kullanan fotoğrafçıların kaçırmamaları gereken bir dalış yeridir.
Dicks Rocks
Resif onbir yıl önce Datça'da kurulan ilk dalış merkezinin sahibi Hollandalı Dick tarafından bulunmuş. O günden bugüne kadar da hep Dicks Rock olarak anılmış. Akvaryum koyuna oldukça yakın olan resif, yüzeyin 13 metre altından başlar. 35 metreye kadar süren kayalar baraküda ve sinaritlerin uğrak yeridir. 35. metrede ise antik bir demir çapa bulunmaktadır.
tüy yıldızları
Marmara Denizindeki dalışlarımızda sık sık karşılaştığımız, renkli tüy yıldızları Datça'da yanlızca bu resifte bulunmaktadır.
Fotoğrafçıların siyah süngerler üzerine tutunmuş bu renkli tüy yıldızlarını çekebilmeleri için kesinlikle ikinci bir dalışı makro objektif ile yapmalarını öneririm.
Bodrum Bölgesi
Yılın büyük çoğunluğunda dalış olanağı bulunan Bodrum'da Ocak, Şubat ve Mart aylarında sert rüzgarlar eser. Ege Denizi'nin yüzey suları ise kuzeyden güneye doğru net bir atış gösterir. Kuzey Ege Denizi, Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi'nden gelen Karadeniz kökenli soğuk yüzey sularından etkilernirken, güney Ege Denizi, Akdeniz ve Orta Ege'nin ılık sularından etkilenir. Dolayısı ile kuzeyden güneye doğru oluşan bu ısı artışı kışın daha belirgindir. Örneğin Şubat ayında Gökçeada ya da Saroz bölgesinde su ısısı 10 derece iken Bodrum'da yaklaşık 16 derecedir.
KARAADA
Resiflerde yapılan günün ilk derin dalışları sonrası birçok dalış teknesi öğleye doğru Karaada yolunu tutar. Bodrum'un hemen karşısındaki bu ada, eskiden limana gelmekte olan gemileri gözetlemek ve düşmanı haber vermek için kullanılırmış.
Dalış teknelerinin yanısıra gezi teknelerinin de konaklama ve sığınak yeri olan adada birçok dalış noktası vardır. Adanın Bodrum'a bakan bölümünde ise bir sıcak tatlı su termali bulunmaktadır. Sualtı yapısının sazlık ve kumluk oluşundan adanın bu bölümünde hiçbir dalış noktası bulunmamaktadır. Dolayısı ile dalış bölgeleri daha çok Karaada'nın arkasında yani güneyinde yer almaktadır.
Ege Denizi'nin ekolojik özelliklerinde gözlenen ayrılıklar, biyolojik özeliklerine de yansımıştır. Bölge oseonografik yönden kuzey ve güney kökenli suların buluşma yöresini oluşturduğu gibi, biyolojik yönden soğuk ve sıcak seven canlıların da buluşma yeridir. Bu nedenle Ege Denizi biyolojik çeşitlilik yönünden zengin olup bölgede 400 kadar alg, 5000 kadar omurgasız hayvan ve 300 kadar da canlı türünün yaşadığı bilinmektedir. İşte Ege Denizi'nin güneyimdeki Bodrum ve yöresindeki dalış noktaları Güney Ege'nin tüm zenginliğini cömertçe dalgıçlara sunmaktadır.
YASSI KAYA
Bodrum'dan bakıldığında Karaada'nın arkasında kalan bu kayalık özellikle günü ilk dalışı için seçilir. Öğleden sonraları rüzgara açık olan bu dalış bölgesinde akıntıya dikkat etmek gerekir. En çok 25 metrede ürkek orfozlarla ve mürenlerle karşılaşmak olasıdır.
Adanın üzerindeki yazıt ise yaşamını dalış kazasında yitiren bir dalgıcın anısına konulmuştur. Bu yazıt birçoğumuza dalışın güvenlik kurallarını anımsatmaktadır.
POYRAZ
Öğleden sonraları artan rüzgarda sığınmak ve teknede rahat bir yemek yiyebilmek için buraya demirlenir. Tüplü dalışı denemek isteyenler ya da aldıkları eğitim sonrası ilk dalışlarını yapacaklar ise sualtı dünyası ile Bodrum'daki ilk tanışmalarını bu kumluk plajda yaparlar. İlk dalış sonrası dinlenmek isteyenler gölgede uykuya çekilebilecekleri gibi kendilerini bu görkemli koyun sularına da bırakabilirler. Günün ikinci dalışını yapacak dalgıçlar ise koyun ister sol ister sağ ucuna yüzerek dalışa başlarlar. Yaklaşık 70 metre kadar yüzeyden yüzüldükten sonra koyun uç noktalarına varılır. Her iki bölgede de değişik dalış noktası olmakla birlikte aynı canlılarla karşılaşırsınız. 20 metreye doğru gelidiğinde lagos ve çeşitli süngerlerin oluşturduğu renk cümbüşünü görebilirler. Koyun sol ucundan dalışa başladıysanız ve akıntı karşıdan gelmiyors ilerideki Delikli Mağara'yı kaçırmayın.
DELİKLİ MAĞARA
Karaada'nın arkasındaki diğer bir ilginç dalış noktasıdır. 12 metreden girilen mağaranın çapı yaklaşık 4 metredir. Delikli denilmesinin nedeni tavanında bulunan ufak deliklerdir. Genişçe bir girişi olan mağaranın tepesinde bir de çıkış bulunmaktadır.
Çıkış deliğinden dolayı delikli adını alan mağaranın tavanı ise bir zamanlar karavida yuvalarıydı. Mağaranın içine giren dalgıçların regülatöründen çıkan havalar önce tavana yapışır, daha sonra da tavandaki deliklerde süzülerek yüzeye ulaşır. İşte bu görünümden ve tepesindeki süzgeci andıran deliklerden dolayı bu adla anılır. Mağaranın içi gerek makro gerekse geniş açı fotoğraf için oldukça verimlidir. Bodrum sularında sıkça görülen renkli süngerlerle kaplı mağaranın içindeki oluşumları ve renkleri görebilmeni için bir el fenerine gereksinimiz olacaktır.
KURT BURNU
Gümbet Koyu ile Bodrum arasındaki bu yarımada özellikle gece dalışları için seçilmiştir. Yeni başlayanlar 5-10 metrede dolaşırken deneyimli dalgıçların 35 metreye kadar inebileceği bir dalış noktasıdır. Beyaz lekeli kırmızı ahtapotlar ise fotoğrafçıların peşinde koştuğu canlılar arasındadır. Kayaların bitip kumun başladığı yerde ise büyük amforalarla ve deniz kirpileri ile karşılaşmak olasıdır.
İster dalış teknesinde, isterseniz günlük tur yapan gezi teknelerinde olun, Bodrum'un içinden yola çıkarsanız ve rotanız neresi olursa olsun bu resiflerin üzerinden büyük bir olasılıkla geçersiniz. Tekneden başınızı uzatıp baktığınızda ise bu pırıl pırıl sulardaki sığlığı gözleyebilirsiniz.
Çaplarına göre adlandırılan bu resifler, Bodrum limanının hemen çıkışında yer alırlar. Derinlikleri yaklaşık 33 metre olup en sığ yerleri 7 metre kadardır.Kovuklarda yaşayan her türlü irili ufaklı balığın yanı sıra açık deniz sürü balıklarını da kolaylıkla görebileceğiniz doğal bir Bodrum dalışıdır.
iri orfozlara resiflerde sık rastlanır
Lagos - Epinephelus alexandrinus
Bodrum'a yakın olan Küçük Resif , uzak olan ise Büyük Resiftir. Canlılar ve büyük balıklar açısından Küçük Resif çok daha güzel bir dalış bölgesidir.
Dalışlar anında Akdeniz için büyük tehlike olarak gösterilen katil yosunun son derece yaygın olması, bugüne kadar basında yer alan duyuruların doğruluğunu yansıtır.
Yosun, sarmaşık biçiminde olup Akdeniz kıyılarında olduğu gibi Bodrum ve yöresinde de yayılmaktadır.
Evrenin en yaşlı grubunu oluşturan süngerler ise, resiflerin özellikle de derin ve kuma yakın olan yerlerde karagöz balıklarının sürüler halinde dolaştığı bölümlerdir.
Derinlik saatimiz 25 metreyi gösterdiğinde lagosların genellikle büyük siyah süngerlerin üzerlerinde oturup poz verdiğini göreceksiniz.
beyaz boru kurtları
kırık anfora
Antik çağlardan beri insanlar tarafından çeşitli temizlik işlerinde kullanılan süngerlerin tatlı su ve denizlerde yaşayan 5.000 kadar türü vardır. Bu kadar çok türü olmasına karşın yalnız 10 kadarı ticari önem taşıyan süngerlerin birçok türünü Bodrum ve yöresindeki dalışlarda görme olanağı vardır.
Akdeniz'e yakın olan Güney Ege sularındaki birçok kovuk ve mağarayı süsleyen renkli süngerler ile hemen hemen her dalış bölgesinde karşılaşabilirsiniz.
KAŞ - UÇAK BATIĞI / FLYING FISH
Yunanistana ait Meis adası ile aramızdaki son dalış noktasıdır. Yörenin diğer adı da Flying Fish'dir. Dalış bölgesine giderken tekneden etrafınıza baktığınızda su üzerinde sıçrayan uçan balıkları görebilirsiniz.
Sualtında da ilk metrelerden sonra sizinle birlikte olacak olan bu canlılar, yörenin sakinleridir. 5 metreden sonra başlayan resifin ilk metrelerinde bile onlarla karşılaşabilirsiniz. Resif 80 metreye kadar derinleşmektedir. Tekneden suya atladığınızda yosun kaplı kayaları geçmeye başlarsınız. 35 metreden sonra renklenen kayaların etrafında, kuma yatmış iri orfozlar ve sizi uzaktan süzen akyaların eşliğinde derine yolculuk başlar.
Aslında 35-40 metre ile sınırlandırılan bu duvar dalışının en coşkulu yeri sportif amaçlı dalış sınırlarının çok üstündeki uçak batığıdır.
Batıklar araştırmacı insanoğlunu tarih boyu derinlere çekmiştir.
uçak batığı
Kıyılarımızdaki antik batıkların yanı sıra yakın tarihimize ait saç batıklar da dalgıçlar için oldukça coşku vericidir. Eğer hafta boyu dalış merkezlerinden birisi ile dalmış deneyim ve becerilerinizi kanıtlamış iseniz uçağa dalış rehberiniz eşliğinde dalabilirsiniz. Dalıştan bir önceki akşam içki almamaya ve hazımı kolay yiyecekler yemeye özen göstermelisiniz.
Yavaş yavaş dalış eşinizle birbirinizi denetleyerek derinlere inişe başlanır. Bu arada bu derinliklere alışkın olan grup liderleri hepinizi sık sık denetlerler. 6-7 dakika sonra grup halinde uçağın yanında olunuyor. Uçak resifin sonuna doğru 60 metrede başlıyor. Pervaneler 60 metrede iken kuyruk kısmı 67 metrededir. Pervane ve ana gövde civarında 60-67 metrelere yapılan 3 dakikalık bu dalış sonrası resiften yükselmeye başlanıyor. Uçağı görme coşkusu ile resifin tadını çıkartmamazlık etmeyin. Hızlı bir biçimde 25-30 metrelere çıkılıyor. Daha sonra yavaşça yükselerek resif dalışını 9-6 metredeki dekompresyon durağında bekliyorsunuz. 3 metrelerde de kısa süre yapılan güvenlik dekompresyonu sonrası unutamıyacağınız bir serüvenin mutlu sonuna geleceksiniz.
Uçağın II. Dünya Savaşı sırasında Yunan adalarından birisinden kalktığı sanılıyor. Oldukça iyi durumda bulunan üç adet pervane uçağın düşmediğini, zorunlu iniş yaptığı izlenimini yaratıyor. Bizden daha önce uçağa dalanlar kuyruk tarafında Milano'da yapıldığına ait bir bilgi ve bir takım sayılar olduğunu söylüyor. Kaş'lı bir köylü ise ölen pilotu gömdüklerinden söz etmiş.
Marmaris ve çevresinde hatta Türkiye kıyılarında yapacağınız en görkemli deneyimdir. Araba ile çam ormanları arasında yapacağınız 30 dakikalık yolculuk sonrası Gökova'da ulaşılan koy, boyları yaklaşık 2.5 metreyi bulan köpekbalıklarına ev sahipliği yapmaktadır.
Palmiye ağaçları, görkemli kumsalı ile konukları büyüleyen bu sevimli koyda şnorkel ile yapacağınız dalış, anılarınızdan uzun yıllar silinmeyecektir. Kıyıdan 50 metre kadar yüzülerek ulaşılan kayalar her yıl Mayıs ayında çiftleşmek amacı ile, Eylül ve Ekim
Camgöz Köpekbalığı - Carcharinus Plumbeus
aylarında ise doğurmak amacıyla gelen köpekbalıklarını beklemektedir.
Derinliğin en fazla 5 metre olduğu suda yüzerken altınızdan geçen sualtının bu ürkütücü canlılarının fotoğrafını çekmek olasıdır. Koyun içinde yaklaşık 50'nin üzerinde bulunan bu canlılar genellikle ikişer üçer gruplar halinde dolaşırlar.
Türleri Büyük Camgöz Köpekbalıkları olan denizlerin kralları dağın gölgesinde kalan kayalara yakın yerlerde yüzerler. Kayaların aralarında yumurtaları olduğundan onları açıktan ve kayalara yanaşmadan izlemek gerekli.
Yoğunlukla bulundukları alanlar ise kumluk zemin üzerindeki birkaç kaya ve dibinde bulunan tatlı su kaynaklarının bulunduğu yerlerdir. Tuzlu su ile tatlı suyun kaynaştığı bu soğuk bölgelerde görüş azalıyor. Kayaları kemirir gibi davranışları olan 2.5 metrelik köpekbalıkları sizi ürkütmesin.
Dalış merkezleri genelde konukların sualtına dalıp bu canlıları ürkütmesini engelliyorlar. Daha doğrusu olası bir olay için suyun altına dalmanız yasak. Yalnız yüzeyden izleyebilirsiniz.
Kuşadası'nın yaklaşık 1 mil batısında bulunan bu resif, her gün birçok dalgıca ev sahipliği yapmaktadır. Resif, Kuşadası'nın merkezindeki limandan kalkan dalış teknelerinin yanı sıra otel ve tatil köylerinden gelen teknelerle de dolmaktadır. Oldukça büyük olan bu kayalıklarda en az 6 ayrı dalış noktası bulunmaktadır.
Resifin batısı daha derin ve açık su olmasına karşın büyük balıklar daha çok resifin karaya baktığı doğu tarafındadır. Resifin batısındaki derin sularda ise kayalıklar daha renklidir.
50 metreye kadar inebileceğiniz taşlarda sizi mor pembe renkli boru süngerleri karşılar. Boyları 6-10 cm arasında değişen süngerler makro fotoğrafçılar için uygun bir konu oluşturur.
Derin sulardaki mor pembe süngerlerle kaplı kayalar bu derinliğe inebilen eğitimli ve deneyimli dalgıçları etkileyecektir.
Resifin doğusu ise ilk 15 metreden sonra dalgıçları uzaktan izleyen 10-15 kg'lık orfozlar ile doludur. 20.metreye geldiğinizde ise oldukça büyük lagoslar ve sinaritler ürkek yaklaşımları ile sizi süzerler.
30.metrede ise kıyılarımızın alışılagelmiş amforaları ve kumluk alanlarda ilgiyle yanınıza gelen akyalar fotorafçıları beklerken, dalış merkezlerince suya bırakılan bir sandalye ise hatıra fotoğrafı çektirmek isteyenleri beklemektedir.
Çeşme'deki dalış bölgeleri genelde Çeşme limanından kalkan tekneler ile 60 dakika yapılacak yolculuk sonrası ulaşılacak Eşek Adası ve yöresindeki birkaç küçük adadır.
Fener Adası
Ada etrafında iki dalış noktası vardır. Her iki dalış noktasında fazla derin olmayan dip yapısından dolayı genelde ikinci dalışlar için kullanılmaktadır. Derinlikleri 18 metre olan yörede yapılacak dalışlarda renkli dip yapısı ilginizi çekecektir. Her türlü sünger ve mercanın bulunduğu ada yöresinde karagöz, sarpa gibi küçük sürü balıkları dalışa renk katmaktadır. Kimi kez fokların görüldüğü adada birkaç eski fok mağarası da bulunmaktadır. Dalışlar sırasında koruma altında olan foklar ile karşılaşılsa bile yaklaşmamaya özen gösterilmektedir.
Derinliğin 12 metre olduğu bu dalış bölgesi sualtı fotoğrafçılarının kaçınılmaz çalışma alanlarındandır.
Adanın batısında yer alan iki mağara girişi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile oluşan renkli cümbüşü makro ve geniş açı fotoğraf çekenler için oldukça uygundur.
Fotoğrafçıların buraya en az iki dalış yapmalarını öneririm.
Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya baktığınızda karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler sizi etkileyecektir. Süre geçirmeden kameranızın ayarlarını yapıp klasik bir mağara çekimi gerçekleştirin.
Yatak Odası
Mağara içine en az 3-5 kişinin girebileceği kadar büyüktür. İkinci dalışınızda makro objektif ile dalmanızı, mağara duvarlarının yanı sıra taşların bitip kumun başladığı yerlerde de ayrı bir coşkunun barındığını hatırlatırım.
Kumların üzerinde kurbağa balığı ile karşılaşabilirsiniz.
Genellikle sığ oluşundan dolayı ikinci dalışlar için seçilmesine karşın dalgıçlar tarafından sabırsızlıkla beklenen dalış noktasıdır.
ÇEŞME
Çeşme'deki dalış bölgeleri genelde Çeşme limanından kalkan tekneler ile 60 dakika yapılacak yolculuk sonrası ulaşılacak Eşek Adası ve yöresindeki birkaç küçük adadır.
Fener Adası
Ada etrafında iki dalış noktası vardır. Her iki dalış noktasında fazla derin olmayan dip yapısından dolayı genelde ikinci dalışlar için kullanılmaktadır. Derinlikleri 18 metre olan yörede yapılacak dalışlarda renkli dip yapısı ilginizi çekecektir. Her türlü sünger ve mercanın bulunduğu ada yöresinde karagöz, sarpa gibi küçük sürü balıkları dalışa renk katmaktadır. Kimi kez fokların görüldüğü adada birkaç eski fok mağarası da bulunmaktadır. Dalışlar sırasında koruma altında olan foklar ile karşılaşılsa bile yaklaşmamaya özen gösterilmektedir.
Derinliğin 12 metre olduğu bu dalış bölgesi sualtı fotoğrafçılarının kaçınılmaz çalışma alanlarındandır.
Adanın batısında yer alan iki mağara girişi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile oluşan renkli cümbüşü makro ve geniş açı fotoğraf çekenler için oldukça uygundur.
Fotoğrafçıların buraya en az iki dalış yapmalarını öneririm.
Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya baktığınızda karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler sizi etkileyecektir. Süre geçirmeden kameranızın ayarlarını yapıp klasik bir mağara çekimi gerçekleştirin.
Yatak Odası
Mağara içine en az 3-5 kişinin girebileceği kadar büyüktür. İkinci dalışınızda makro objektif ile dalmanızı, mağara duvarlarının yanı sıra taşların bitip kumun başladığı yerlerde de ayrı bir coşkunun barındığını hatırlatırım.
Kumların üzerinde kurbağa balığı ile karşılaşabilirsiniz.
Genellikle sığ oluşundan dolayı ikinci dalışlar için seçilmesine karşın dalgıçlar tarafından sabırsızlıkla beklenen dalış noktasıdır.
Ayvalığın hemen karşısındaki adaya Cunda Adası denmektedir. Bu adın Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye'sinde geçen Yunda Adalarından Galat olduğu sanılmaktadır. Daha sonraları kurtuluş günlerimizde düşmana ilk karşı koyan asker olan Ali Bey'in adı verilmiştir.
Kimi kez halkın Cunda adının, Rumcadan geldiği düşüncesi ile kullanmak istenmediği gözlenmiştir. Oysa Rumlar buraya kokulu ada anlamına gelen Moshonis adını vermişlerdir.
Cunda Adası, Ege Denizi'ne yaptığı uzantısı ile Ayvalık'ı açık denizin hırçın dalgalarına karşı korumaktadır. Bu yarımadadan dolayı ilçe doğal bir liman durumuna gelmiştir. Ayvalık'tan denize bakıldığında, solunuzdaki boğaza Dalyan Boğazı, sağınızdakine ise Dolap Boğazı denilmektedir.
Cunda Adası'nın ucundaki bölgeye ise Pateriça denmektedir. Ayışığı Manastırı olarak türkçeleştirilmiş olan bir manastır Pateriça tepelerini süslemektedir. Pateriça ise koltuk değneği anlamına gelmektedir.
Yarımadanın kuzeyinden ve Maden Adası'na bakan batı bölgesinden derin tüplü dalışlar yapabilirsiniz. Maden Adası ile arada kalan boğaz ile yarımadanın diğer kıyılarını gece dalışları için öneririm.
Yarımadanın her iki tarafındaki dalışlarınızda eski uygarlıklara ev sahipliği yapmış olmasından dolayı birçok antik eserle de karşılaşırsınız. Yarımada yöresinde yapılan dalışlarda topraktan yapılmış birçok kırık kap ve amfora parçalarının fotoğrafını çekme olanağı bulursunuz.
Cunda Adası'nın Edremit körfezine bakan kuzey kısmı, dalış için daha temiz ve balık açısından oldukça verimlidir.
Ayvalık'tan tekne ile gidebileceğiniz gibi kıyı dalışı adı verilen, arabanızı kıyıya çekip derin dalış yapılacak bir bölgedir. Bu nedenle eline zıpkın almış birçok avcı ile karşılaşabilirsiniz.
Kıyıdan yapılan dalışlarda da sazlıklar içinde süzülen bir mürekkep balığını ya da kayalıkların arasına sıkışmış süngerlerin renkli yaşamını izleyebilirsiniz.